Nazlı Hanım,
2012 Yılı içinde yapılacak olan 3. Olağan Genel Kurul toplantı gündeminin 10.maddesinde; "Birlik üyelerinin, müşterilerine verdikleri hizmetler karşılığında tahsil edecekleri ücret ve masrafların tutarlarına ve sınırlarına ilişkin esasların görüşülmesi," yer almaktadır.
Lokantacılar, berberler, diş hekimleri, avukatlar, mimarlar ve mühendisler gibi; her meslek odası ya da birliği; üyeleri tarafından verilecek hizmetlerin sınıflandırılması ve fiyat tarifeleri belirlenmesi konusunda yetkilidir.
Tarife belirlemek ayrı, belirlenen tarifelere uyulup uyulmadığının denetlenmesi ayrı konulardır.
Belirlenecek tarife; bağımsız çalışan lisanslı değerleme uzmanlarını doğrudan ilgilendirir. şu aşamada; bankaları ve lisanslı şirketleri bağlamayacaktır.
Ancak, lisanslı değerleme uzmanları banka dışı alanlarda olduğu gibi, Türkiye'de yerleşik bankalarla da 2011 öncesinde olduğu gibi doğrudan sözleşme yapmaya başlarlarsa bir anlam ifade edecektir.
şahsen tanıdığım hemen herkesin sektörden umudunu kestiği bir dönemde; bizim gibi bir kaç kişinin, hala yeni fikirlerle ortaya çıkması pek çok kişiye saçma gelebilir. Yakın zamanda SPK kanunu tepeden tırnağa değiştirilecek. Devrim niteliğindeki Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu 01.Temmuz.2012 tarihinde yürülüğe girecek Sırada, Gelir Vergisi Kanunu, Vergi Usul kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu var. Teşivik sistemi bile bir hafta evvel kökten değişti.
Dünya'da da bankacılık, finans ve gayrimenkul piyasalarındaki radikal değişimler ve yeni uygulamalar; tamamen köhneleşmiş, hantallaşmış, kısır döngüye girerek işlemez hale gelmiş, yaygın ifadeyle çağdışı kalmış Türk Değerleme Sistemi'nin de kökten değişmesini dayatmaktadır.
Hiç kimse; zaten uygulanmayan ve kalbura dönen mevcut mevzuatın arkasına sığınmasın. Çok değil, önümüzdeki 2-3 yıl içinde mevcut mevzuat dünyaya eklemlenme ve entegre olmak zorundadır.
Mevcut uygulamada; lisanslı değerleme uzmanları, değerleme şirketlerinin; lisanslı değerleme şirketleri de bankaların oyuncağı olmuş durumdadırlar.
Bu durum; başta bankacılık ve finans sistemi olmak üzere makro ekonomik dengelerde risk doğurucak niteliklidir. Hükümetlerin, para ve maliye politikalarını kontrol edilemez ve uygulanamaz hale getirmektedir.
Bu nedenle; sektörden umudunu kesmiş bütün meslektaşlarım, sorunlara günlük değil en az 5 yıllık bir perspektiften bakmalarını öneririm.
Kısaca; ya hacı ölür, deve ya da deveci şartlar her zaman değişir.
A.Mesut Tatlıpınar