Gönderen Konu: 3. köprüyü istemiyoruz!  (Okunma sayısı 1497 defa)

MEHMET

  • Administrator
  • GOLD ÜYE
  • *****
  • İleti: 266
    • Değerleme Uzmanlığı
3. köprüyü istemiyoruz!
« : Temmuz 14, 2009, 03:10:25 ÖS »
. köprü trafik sorununu çözmeyeceği gibi, su havzalarını ve kalan ormanlarını yok ederek ıstanbullular'ı daha büyük çevre sorunlarıyla yüzleşmek zorunda bırakacak.

Ulaştırma tüm toplumsal kesimler ve ekonomik sektörler açısından büyük önem taşıyor. Bu nedenledir ki gelişmişliğin temel göstergelerinden birisi, çağdaş ulaşım sistemlerinin kullanılıyor olmasıdır. Öte yandan küresel iklim değişikliğinin yarattığı endişe, tüm dünyada ulaştırmanın öncelikli olarak yeniden ele alınmasını zorunlu kılıyor.

Öyle ki; henüz ülkemiz açısından ciddi bir farkındalık sorunu bulunan Kyoto Sözleşmesi bile artık yetersiz bulunuyor ve Kopenhag randevusunda alınması düşünülen daha radikal önlemler ve yaptırımlar yüksek sesle tartışılıyor. Yaptırımlar içerisinde, uygulamalara karşı duran ülkelerin izole edilmesi ve bu ülkelerle yapılan ticaretin durdurulmasından, silahlı bir emisyon gücünün oluşturulmasına kadar pek çok öneri tartışılıyor. Yaptırımlara paralel olarak bir emisyon borsası kurulması da, üzerinde durulan önemli konulardan biri.

Çünkü ülkemizde bilim insanlarımıza gerekli desteklerin verilmemesine bağlı olarak yeterli ampirik çalışmalar yapılamasa da, AB çerçevesinde yürütülen çalışmalar, sadece trafik tıkanıklıklarının, AB'nin yakıt tüketimini yüzde 6 oranında artırdığını ve oluşan kayıpların 10 milyar avroyu aştığını gösteriyor. Bu çerçevede özellikle AB, bir yandan ciddi şekilde emisyondan sorumlu görülen fosil yakıt kullanımını, başta karayolu araçlarına yönelik aldığı yasaklama ve kota uygulaması gibi kararlarla engellemeye çalışırken, bir yandan da belirlediği yeni demiryolu koridorlarına yaptığı yatırımlarla özellikle yük taşımacılığında karayolu payını azaltmaya çalışıyor. Öte yandan, (her ne kadar ülkemizde araç öncelikli kavşak çalışmaları yoğun olarak sürdürülüyor ve bu yaklaşıma müdahale edilmiyorsa da) AB perspektifi ile kent ve otomobil, kentli hakları çerçevesinde birarada yaşayamaz olarak değerlendirilmeye başlandı. Oysa ülkemizde tek mod üzerine yığılmış olan ulaştırma probleminin çözümü, yine bu modun, yani karayolunun sorunu gibi algılanıyor ve çözüm de bu anlayışla üretiliyor.

Kuşkusuz bu algının temel nedeni ülkemizin bir ulaştırma ana planının olmayışıdır. Böyle bir planın yokluğu nedeniyle şehiriçi ve şehirlerarası ulaşım sorunları katlanarak artıyor. Diğer ulaşım modlarını dikkate almayan, bütünlükten uzak ve günü kurtarmaya yönelik çözüm arayışları geçmişten hiç ders alınmadan sürdürülüyor, ülkemizin kıt kaynakları heba ediliyor. Bunun bedelini ise alt ve üstgeçitlerle, otobana hatta F1 pistine dönüştürülmüş caddelerinde, otomobil lehine tüketilmiş ya da otoparka dönüştürülmüş kaldırımlarında yaya olarak hareket edilemeyen, egzoz gazları solunan kentlere sıkıştırılmış hayatlarıyla, bizim insanlarımız ödüyor.

Erdoğan: ‘3. köprü bir cinayettir'
Tutulan istatistikler, ülkemizde her aileden en az bir kişinin trafik kazasına karıştığını gösteriyor. Ulaştırma sistemimizi planlayanların yüksek adrenalin tutkusunun ürünü olan trafik canavarımız, her yıl binlerce insanımızın yaşamını, sakat bıraktığı onbinlerce insanımızın ise hayallerini elinden alıyor. Bu utanç tablosu önümüzde iken, şimdi de ülkemizin gündemine, ıstanbul'un kalan son ormanlarını da yok edecek olan 3. Boğaz köprüsü inşaat ihalesi taşındı...

Bu köprünün de diğerleri gibi uzun vadede ıstanbul'un ulaşım sorununu çözmekten uzak olduğunu ve yaratacağı tahribatı en iyi bilmesi gereken kişi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmalıdır. Çünkü Başbakanımız, ıstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken 27 Nisan 1995 tarihinde, "3. köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs, ıstanbul'un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur" tespitini yapan kişidir. Ancak maalesef bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, meslek odalarının, bilim insanlarının, sendika ve çevrecilerin bu konudaki karşı çıkış ve uyarılarına rağmen 3. köprünün güzergâhını seçen irade konumuna geldi.

3. köprü, diğer köprülerin, bir başka deyişle Boğaz'ın tümüyle üstünün kapatılacağı günlerin işaretidir. 3. köprü bir anlamda binlerce yıllık tarihiyle ıstanbul'dan vazgeçişimizin, insanlığa karşı ihanetimizin belgesidir.

Karayolu öncelikli çözümlerle ıstanbul'un ulaşım sorunun çözülemeyeceği, 1. ve 2. köprü sonunda yaşanan gelişmelerle anlaşıldı. Yapılan her köprü ıstanbul şehiriçi ulaşımında demiryolu ve denizyolunun payını azalttı, karayollarının payını ise hızla artırdı. Bu ise ıstanbul'u yaşanabilir bir kent olmaktan çıkararak, artan ranta bağlı olarak plansız yapılaşmayı körükledi ve dünyanın en büyük köyüne dönüştürdü.
Mağrur karar vericilerimiz bilmelidir ki, ellerinde tuttukları ve güçlerini sınamakta kullandıkları kaynaklar, ülkemiz insanının alınteri ile ıslandı ve kendilerine ödünç olarak verildi.

Sonuç olarak, ülkemizdeki plansız ulaşımdan en büyük zararı gören ıstanbul, 3. köprüyle birlikte yeni bir plansızlığın kurbanı olacaktır. 3. köprü sorunları çözmeyeceği gibi ıstanbul'un su havzalarını, kalan ormanlarını yok ederek ıstanbulluları daha büyük çevre sorunları ile yüzleşmek zorunda bırakacaktır.

Bundan dolayı bir kez daha uyarıyoruz: Tarihimize ve geleceğimize karşı borçlu olduğumuz gerçeğini unutmadan, rant uğruna ıstanbul'u feda etmekten, 3. köprünün yapımından bir an önce vazgeçin...

Kaynak: Radikal Yazan: Yunus Akıl
Gayrimenkul Değerleme Uzmanı