Üstat,
Türk taşınmaz değerleme sistemi; "sahtekarlık ve düzenbazlık üzerine inşa edilmiştir" tezimi, bir kere daha üzerine basa basa tekrar ediyorum. Bunun aksini iddia eden varsa hodri meydan!
Bugün, Bakırköy Ziraat Bankası'nda tam 1 saat 15 dakika döner sermaye harcı yatırmak için sıra bekledim. Tekrar tapu müdürlüğüne döndüğümde;
ellerinde şirketler tarafından alınmış ve elektronik ortamda harç bedelleri ödenmiş TAKBıS çıktısıyla gelen çok sayıda genç meslektaşımın sıraya bile girmeden sadece ANA TAşINMAZ sayfa numarasını öğrenip proje incelediklerine şahit oldum.
TDUB sitesinde yayınlanan protokol, taahhütname ve TKGM tarafından yayınlanan genelgeye göre;
1 ) Değerleme uzmanlarının bu tür başvurularında, sistem üzerinden başvuru yaparak tapu sicil bilgilerini görüntüleyen kişinin tapu müdürlüğünde proje inceleme talebinde bulunan kişi olup olmadığının www.tdub.org.tr kurumsal internet adresinde güncel tutulan değerleme şirketi temsilcisi/değerleme uzmanı listesinden ve kimlik belgesinden kontrolünün sağlanarak başkaca bir belge aranmaksızın işlemlere yön verilmesi gerekmektedir." ıfadesi yer almaktadır. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere TAKBıS'e hangi şifre ile girildiyse, proje incelemesini de o kişi yapmak zorundadır.
2) Yine TKGM TAKBıS'e erişim şifresi verirken talep ettiği taahhütnamenin 3. maddesinde ise; "TKGM tarafından şahsıma özel olarak düzenlenmiş ve kullanımıma tahsis edilmiş olan kullanıcı adı ve şifremi sadece gayrimenkul değerleme hizmeti kapsamında kullanacağımı, kullanıcı adı ve şifreyi azami özen ve dikkatle koruyacağımı ve gizli tutacağımı, kullanıcı adı ve şifremi üçüncü kişiler ile hiçbir surette paylaşmayacağımı," ibaresi yer almaktadır.
ıstanbul toplantısında; gözümüzün içine baka baka, mer'i kanunlara göre uygulamanın başka türlü yapılmasının mümkün olmadığı söylenmiştir. Doğrudur. Devlet yönetimi ciddiyet ister...Kamu görevlileri, beğenseler de beğenmeseler de, işlerine gelse de gelmese de kanunları ve yönetmelikleri harfiyen uygulamak zorundadırlar.
ıdarenin görevi; zaman içinde, eskimiş, miadı dolmuş, aksayan bir husus varsa; bunu da tespit ederek, hiyerarşik bir düzen içinde ve usulüne uygun bir şekilde talepte bulunup değiştirilmesini sağlamaktır. 23 Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunun için kurulmuştur. Kanun Hükmünde Kararname dışında, hiç bir idari makam kanun maddesi ihdas edemez. Bu yetki, sadece TBMM'ne aittir.
TDUB üyesi olmayan gerçek veya tüzel kişilerin, TDUB adına hareket ederek, gerçek kişi TDUB üyeleri aleyhine haksız rekabet sayılabilecek nitelikte menfaat sağlaması; TDUB yönetimi ve TKGM açısından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 257. maddesi kapsamında "görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturacağı apaçık ortadadır.
Yine TCK 164. maddesi; kamuya, gerçeğe aykırı beyan vermeyi de suç kapsamına almıştır.
Madde 164- (1) Bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya
denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyanlar, kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları
raporlarda veya önerilerde ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler verecek veya
verdirtecek olurlarsa altı aydan üç yıla kadar hapis veya bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.
Özetle; hem taahhütname vereceksiniz, ama bunu daha ilk günden ihlal edeceksiniz hem de tapu görevlilerini her gün suç işlemeye zorlayacaksınız...
Böyle bir dünya yok !
Savunma hep aynı: - "Efendim, başka türlüsü mümkün değil, işler yürümez"
Yürümüyorsa, yapmayın kardeşim!
Raporlar sahte!
ımzalar sahte!
ısimler sahte!
Adamlar sahte!
şirketler sahte!
Sorumlu değerleme uzmanları sahte!
Tek ayak üstünde 40 tane yalan! 40 tane fırıldak!
Gerçek olan tek şey ise; vatandaşın dolandırılması, rapor başına cebinden 600-700 lira para çalınmasıdır. Bir de; düzmece sahte değerleme raporlarıyla milyarca lira kredi dağıtılmasıdır.
Bütün bu sahtekarlıkların altında yatan sebep ise; kamu yararı kılıfı altında, tıpkı, organize suç örgütü gibi hiç bir kanunu, yönetmeliği, tebliği takmayan 30 -35 tane naylon şirkete üç kuruş fazladan haksız kazanç sağlamaktır.
Bu büyük devlet bu kadar aciz değildir!