Gönderen Konu: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER  (Okunma sayısı 3749 defa)

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
TDUB, GERÇEK Kışı DEğERLEME UZMANLARI ıÇıN YAYINLANACAK 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLERıMDıR.


Bu yazı metninde yer alan düşünce ve ifadeler, yazarın kişisel görüş ve kanaati olup 3.kişileri bağlamaz. Metinde beyan edilen görüş, düşünce ve kanaatler T.C Anayasasının 25. Maddesi kapsamında açıklanmış olup, her türlü müdahaleye yeltenenler hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunulacaktır.

GıRış ve GEREKÇE:

06.12.2012 tarih ve 6362 sayıyla Resmi Gazete’de yayınlanan Sermaye Piyasası Kanunu'nun 76. maddesinin 6.  Fıkrasına göre;

“Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği üyelerinin vereceği değerleme hizmetlerine ilişkin ücretlerin tutarlarına ve sınırlarına ilişkin esaslar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinin görüşü alınarak her yıl Kurul tarafından belirlenir. Kurul tarafından belirlenen yıllık asgari ücret tarifesi Resmî Gazete’de yayımlanır.”Denilmektedir.
 
Bu madde ve uygulamada yaşanılan aksaklıklar aşağıda irdelenmiştir.

1- SPK KANUNUN 76. MADDESı 6. FIKRASINDA YER ALAN HAK, LıSANSLI SERMAYE şıRKETLERı TARAFINDAN HAKSIZ VE HUKUKSUZ OLARAK GASP EDıLMış MıDıR?

Evet, gasp edilmiştir. Gasp edilmeye de devam edilmektedir.
 
Kanun koyucu, bu fıkranın hem lafzında hem de ruhunda; başkaca hiçbir yoruma mahal vermeyecek bir şekilde, yıllık asgari ücret tarifesi hak sahiplerinin,  münhasıran birlik üyesi gerçek kişi değerleme uzmanları olduğunu apaçık ifade etmiştir.
Bu haksız iktisapla ilgili olarak; bugüne kadar, TDUB ve SPK nezdinde yapılan bütün sözlü ve yazılı  itirazlarımız ile hak arama taleplerimiz  dikkate alınmamıştır.
 
ış bu kanun maddesiyle teminat alınan asgari ücret uygulamasından, birlik üyesi olan ve  bağımsız çalışan gerçek kişi değerleme uzmanları istifade etmemişlerdir  / edememişlerdir. Aynı hak ihlali devam ettirildiği takdirde 2014 yılında da edemeyeceklerdir.
 
2- SPK TARAFINDAN YAYINLANAN ASGARı ÜCRETTEN KıMLER ıSTıFADE ETMEKTEDıR.

TDUB ve SPK idaresi açıkça ifade etmemiş olsa da; 2013 yılı fiili uygulamasından anlaşılacağı üzere;   bu liste halen TDUB üyesi olmayan tüzel kişi sermaye şirketleri için çıkarılmaktadır. TDUB tüzel kişiliği ve TDUB üyeleri  kanuna karşı hile vasıtası konumuna düşürülerek,  banka ve finans kurumlarıyla  hizmet sözleşmesi  yapmaya mezun ve imtiyazlı kılınan tüzel kişi sermaye şirketleri  bahse konu SPK kararının asli muhatabıdırlar.
2013 yılı içinde, finans kurumlarına verdikleri hizmetlerde bu tarifeyi harfiyen baz almışlardır.


3- SPK ıDARESı, LıSANSLI SERMAYE şıRKETLERı ıÇıN ÖZEL BıR HıZMET TARıFESı YAYINLAYABıLıR Mı?

Evet  yayınlayabilir.  Emsal EPDK  tarifeleri.

Tıpkı EPDK uygulamasında olduğu gibi,  SPK idaresi de, 6362 sayılı kanuna eklenecek bir  madde ile; sadece kendi mevzuatına tabi lisanslı tüzel  kişi sermaye şirketleri için hizmet bazında birim hizmet tarifesi yayınlayabilir.
 
4- şıRKET ORTAKLARININ TAMAMI LıSANSLI DEğERLEME UZMANI OLSA DAHı, TÜZEL Kışı LıSANSLI SERMAYE şıRKETLERı, GERÇEK Kışı UZMANLAR ıÇıN YAYINLANMIş ÜCRET TARıFLERıNı AYNEN UYGULAYABıLıRLER Mı?

Hayır, uygulayamazlar. şirket, tüzel kişiliği hukuken ayrı bir şahıstır. Ortaklar bu hukuki şahsı sadece temsil ederler.

Birincisi, ilgili kanun gereği bu tarife sadece gerçek kişi birlik üyesi değerleme uzmanları için yayınlanmaktadır.

ıkincisi; ciddi ve güvenilir bir kamu kurumu olan SPK’nın kanuna karşı hile saikiyle, bir avuç lisanslı şirkete “kıyak” yapması ya da yapmış olması düşünülemez.

Üçüncüsü; böyle bir uygulama kanuna karşı hile sayılarak 4054 sayılı Rekabet kanununun 4. Maddesinin alenen ihlali demektir. Bu maddenin cezai müeyyidesi ise; dudak uçuklatacak boyuttadır.

5) 4054 SAYILI REKABET KANUNUN MEşHUR 4. MADDESı GEREKÇESıNDE NE YAZMAKTADIR?

4054 sayılı kanunun 4. Maddesinin gerekçesinde; “….Anlaşmanın yazılı veya sözlü olmasının önemi yoktur. Teşebbüsler arasında bir anlaşmanın varlığı tespit edilemese bile teşebbüsler arasında kendi bağımsız davranışları yerine geçen bir koordinasyon veya pratik bir işbirliği sağlayan doğrudan veya dolaylı ilişkiler de eğer aynı sonucu doğuruyorsa yasaklanmıştır.
 Böylece teşebbüslerin kanuna karşı hile yolu ile rekabeti sınırlayıcı uygulamaları meşru göstermeleri engellenmek istenmiştir. Çoğu zaman teşebbüsler ortak sorunlarıyla ilgilenmek üzere aralarında tüzel kişiliği olan veya tüzel kişiliği olmayan birlikler oluştururlar. Bu birlikler zaman zaman üyeleri arasında rekabeti önleyerek üyelerinin daha fazla kazançlar elde etmelerine hizmet edici kararlar alabilirler. Bu gibi kararlar da rekabet sistemine aykırıdır ve yasaklanmıştır.”
Denilerek, sermaye şirketlerinin hiç bir gerekçeyle, TDUB asgari ücret tarifesinin arkasına saklanarak  “fiyat karteli” oluşturamayacağı açıkça ifade  edilmiştir.

6) SPK LıSANSLI DEğERLEME şıRKETLERı,  BU ÜCRET TARıFESıNı GASPEDEREK BAşKA HANGı KANUNLARI ÇığNMEKTEDıRLER?

ılk akla gelen Türk Ticaret Kanunu’nun 56. ve takip eden maddeleridir.

Lisanslı Sermaye şirketleri, lisanslı değerleme uzmanları için yayınlanmış fiyat tarifesini, sanki kendileri için hazırlanmış fiyat tarifesi gibi kullanmaya ve gerçek kişileri fiilen bu tarifeyi kullanmaktan alıkoyarak, gerçek hak sahiplerini mahrum ve mağdur ettikleri takdirde haksız rekabet fiili gerçekleşmiş olur.

Haksız rekabet; doktrinde şu şekilde tarif edilmektedir:

Yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (mer’i kanun), dördüncü faslında 56. madde ve devamı maddelerinde haksız rekabet hükümleri düzenlenmektedir. Mer’i kanunda haksız rekabet; aldatıcı hareket veya iyi niyet kurallarına aykırı olarak iktisadi rekabetin her türlü suistimali olarak tanımlamaktadır. Kanun koyucu yürürlükteki düzenlemeye göre rakipler arası rekabet prensibini benimsemiştir. Ayrıca haksız rekabetin varlığı için dürüstlük kuralına aykırılığı tek başına yeterli görmemiş, iktisadi rekabetin suistimali koşulunu da birlikte aramıştır.”

Yine,  kanun koyucu , 6. Fıkra kapsamında TDUB ve BDDK’nın görüşlerinin alınacağını maddeye eklemiştir. BDDK 2011 yılında almış olduğu bir kararla, bankalara ve finans kuruluşlarına verilecek değerleme hizmetinin sadece SPK lisanslı tüzel kişi sermaye şirketlerinin yetkili olduğunu belirterek, yine SPK  tarafından sınava tabi tutularak yetkilendirilmiş gerçek kişi değerleme uzmanlarının doğrudan bu kuruluşlara hizmet vermesinin önünü kapatmıştır. Bu haksız kararın pratikte doğurduğu yolsuzluk ve usulsüzler bu yazının konusu olmadığı için irdelenmeyecektir. Ancak, bu olgu da Türk Ticaret kanununa göre haksız rekabetin konusunu oluşturmaktadır.

7) SPK ıDARESı, 2013 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESıNE ESAS KARARA; DAHA ÖNCEKı YILLARDA HıÇ SÖZÜ EDıLMEYEN  6. NUMARALI MADDEYı NEDEN EKLEMışTıR?

“MADDE-6: Birlik üyelerinin, değerleme hizmetini tümüyle başka bir Birlik üyesine devretmeleri ancak müşterileriyle yapacakları değerleme hizmeti sözleşmesinde buna izin veren bir hüküm bulunması şartıyla mümkündür. Bu halde, ekli tarifede belirlenen asgari ücretin en az %50’sinin hizmet alınan diğer Birlik üyesine ödenmesi şarttır. Bu kapsamda ödenecek ücret ve masraflar ile bunların ödenmesine ilişkin esaslar değerleme hizmeti veren Birlik üyesi ile hizmeti devralan Birlik üyesi arasında yapılacak yazılı sözleşmede önceden belirlenir.”

Diyerek; yukarıda maddeler halinde tadat edilen hukuksuzluğu ve garabeti aşmak için bu madde konulmuştur.

8) SPK BıRLıK ÜYESı DERKEN KıMı KASTETMEKTEDıR?

 SPK idaresi; birlik üyesi olarak kimi veya kimleri kastettiği  açıkça anlaşılmasa da, bu maddeden; lisanslı sermaye şirketlerin kastedilmediği  aşikardır. Meri mevzuat ve hayatın olağan akışı içinde madde ele alındığında ise; burada örtülü olarak; bankalarla sözleşme yapma imtiyazına haiz, tüzel kişi sermaye şirketlerinin kastedildiği zannedilmektedir.  Lisanslı şirketler, uhdelerinde bulunan değerleme taleplerini, dilerlerse tarifede yazılı ücretlerin %50’sini ödeyerek  birlik üyesi gerçek kişi değerleme uzmanlarını  TAşERON olarak kullanabileceklerdir. Fiiliyatta da durum zaten böyle uygulanmaktadır.

9) SPK, EN AZ %50 RAKAMINI NASIL VE NERDEN BULMUşTUR? BUNUN BıR FORMÜLÜ VAR MIDIR?

Cevap: Bilinmiyor

10) BU TARıFEYı KANUNSUZ BıR şEKıLDE BAZ ALAN  LıSANSLI SERMAYE şıRKETLERı , BıRLıK ÜYESı OLMAYAN GERÇEK Kışı YA DA şıRKETLERLE TAşERONLUK SÖZLEşMESı ıMZALAYABıLıRLER Mı?

Bu karara göre; hayır. Öz düzenleyici kamu otoritesi olan SPK, bu maddede açıkça, “uygulamana göz yumduğum asgari ücret tarifesini; işi ancak bir başka birlik üyesine devrettiğin zaman kullanabilirsin, 3. şahıs taşeron birlik üyesi değilse sen de bu tarifeyi kullanamazsın.” Demektedir.

Özetle; bu maddeden çıkarılabilecek sonuç ; birlik üyesi olmayan gerçek ve tüzel kişilerle taşeronluk anlaşması yapılamayacağıdır. Yine uygulamada; SPK idaresi ve TDUB yönetimi kanunun emrettiği denetim görevlerini bilhakkın ifa etmedikleri için, sermaye şirketleri neredeyse  fotoğraf çekmeyi bilen herkesle taşeronluk anlaşması yapmıştır.

Kanaatimize göre; böyle bir ifade ve uygulama şu vahim sonucu doğurmuştur.
 
SPK idaresi; bu madde ile; zımmen de olsa, kendi denetimindeki lisanslı sermaye şirketlerinin rekabet kanununun 4. Maddesini ihlal etmelerine yol açmıştır.

a) SPK’nın lisans verdiği şirketler, SPK yönetiminin örtülü icazetiyle fiyat karteli oluşturmuşlar ve rekabet kanunun 4. Maddesini ihlal etmişlerdir.

b) SPK tarafından yayınlanan ve  BDDK yönetmeliğinde de esas alınan UDES ilkeleri yok sayılarak,  SPK ve BDDK yönetmelik, karar ve tebliğlerinde yer alan şartları taşımayan  liyakatsiz ve yetkisiz kişilerce düzenlenen değerleme raporları hukuken yok hükmündedir.  Sorumlu değerleme uzmanlarının usulen imza atmış olmaları, bu nev’i DÜZMECE raporları meşrulaştırmaz.  Dolayısıyla, binlerce usulsüz raporla taşınmaz teminatı  alınmış ve milyarlarca lira kamu kaynağı kredi olarak kullandırılmıştır.

c)  Bu haksız ve hukuksuz uygulama sonucunda; taşınmaz değerleme mesleğine sadece bir rant alanı olarak bakan; değerleme lisansına sahip olmayan kimi sermayedeler tarafından kurulmuş bazı şirketlere; TDUB üyesi gerçek kişi değerleme uzmanları, kazançların %50’sini bırakmak zorunda kalmışlardır. ( 2013 yılı içinde takriben 450 adet değerleme rapor bedeli karşılığında 67,500.-TL  bu madde kapsında benim cebimden alınarak bu sermeye şirketlerine aktarılmıştır.)  Bu haksız ve hukuksuz uygulamanın yaygınlığı göz önünde bulundurulduğunda; her yıl takriben 100 milyon Türk lirası haksız kazanç olarak lisanslı sermaye  şirketlerine aktarılmaktadır. Bunun karşılığı olarak da; değerleme sektörü ahlaki açıdan her yıl biraz daha irtifa kaybetmektedir.

11) ÜCRETLı ÇALIşAN DEğERLEME UZMANLARI ıÇıN ASGARı ÜCRET TARıFESı YAYINLANMASI GEREKMEZ Mı?

Sektörün disiplin altına alınarak cazip bir meslek haline getirilmesi açısından mutlak surette gerekir. 2014 yılında yayınlanacak tarifeye mutlaka lisanslı şirketlerde bordrolu olarak çalışan değerleme uzmanı ve uzman yardımcıları için de uygulanabilecek asgari ücret tarifesi yer almalıdır.

SONUÇ:

TDUB ve SPK nın ortaklaşa yayınladığı asgari ücret tarifeleri, uygulama aşamasında kendi içinde muvazaa barındırmaktadır.

ÇÖZÜM ÖNERıSı:

Tek sermayesi güven, bilgi ve dürüstlük olması gereken bir mesleğin yasal çatısı TDUB’UN, üyeleri için yayınladığı asgari ücret tarifesinde bile bu denli aleni muvazaa olması, üstelik bu muvazaanın SPK ve BDDK gibi iki güzide kamu otoritesinin bilgisi dahilinde yapılıyor olması, bu ülkenin istikbali için hayra alamet bir durum olmadığı kesindir. Bu tablo, haksız ve hukuksuz olmasından da öteye,  her şeyden önce ayıptır.

Ne bizlere, ne SPK’ya , ne BDDK’ya ne de TDUB’a yakışmamaktadır.

Bu ayıbı temizlemek için; bütün bu alengirli tarifelerden vazgeçip, hiç değilse 2014 yılı için, her türlü muvazaadan ari,  bütün değerleme uzmanlarını bağlayan uygulanabilir ve gerçekçi bir fiyat tarifesi yayınlanmalıdır.

Konut + Dükkan = 200.-TL
Aynı parsel de ilave = %10-15
Diğer kalemleri isteyen istediği gibi doldursun.

şayet bu muvazaalı uygulamanın devam edilmesinde ısrar edilecekse; 6. Maddede yer alan %50 rakamının, nispeten adil bir seviye olan %70 rakamına çekilmesi önerilir.

SPK idaresi lisanslı şirketler için ister özel tarife yayınlasın; isterse serbest rekabete ( Serbest rekabet SPK’nın varoluş nedenidir)  açarak isteyen istediği fiyatı versin. Bu ikisi de olmuyorsa gelin bu türden alengirli işlere cevaz vermeyen ve asla müsaade etmeyen, güvenilir, dürüst ve adil  yeni bir sistem kuralım.

A.Mesut Tatlıpınar
Gayrimenkul Değerleme Uzmanı

NOT: TDUB yönetimi aleyhine açılan rekabeti ihlal davasının sonuçlanıp sonuçlamadığı hakkında herhangi bir bilgim bulunmamaktadır. TDUB yönetiminin bu davanın seyri hakkında üyelerini bilgilendirmesi, tabi olduğumuz SERMAYE PıYASASINDA geçerli olan açıklık ve şeffalık ilkesi gereğidir.  Bu davanın seyri, asgari ücret tarifesini de yakından ilgilendirmektedir.


« Son Düzenleme: Kasım 14, 2013, 05:52:21 ÖS Gönderen: A.Mesut TATLIPINAR »

maras46

  • YENİ ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • *
  • İleti: 212
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #1 : Kasım 13, 2013, 01:59:36 ÖÖ »
Mesut Bey,
Emek vererek hazırladığınız yazıyı okudum. Bizleri aydınlattı.

6362 "MADDE 76 – (1) Gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanlar ile değerleme kuruluşları, tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Değerleme Uzmanları Birliğine üye olmak için başvurmak zorundadırlar." Kanunun bu maddesi ile kişi de, şirket de birliğe üye olabiliyor. Burada üyeler arasında statü farkı yok. Yani 6. fıkrada geçen birlik üyelerinin değerleme hizmetlerine ilişkin ücret tutarı-esasları: Birliğe üye şirketler için belirlenir denilmiyor. Burada belirlenen ücret tüm birlik üyeleri için belirlenmiş olmuyor mu? Buna göre bir bankanın, lisanslı bir değerleme uzmanından direkt rapor hizmeti alması mümkün değil mi? Bilgi ve tecrübesi yeterli olan lisanslı uzmanlardan hizmet alınmasının önünde engel var mı? Var ise bu engel kalkmalı. Banka lisanslı uzmanının deneyimini yetersiz bulduğu zaman zaten rapor yazdırmaz.

Resmi gazetede yayınlanan ücret tarifesinde "Ayrıca Birlik üyelerinin, değerleme hizmetini tümüyle başka bir Birlik üyesine devretmeleri ancak müşterileriyle yapacakları değerleme hizmeti sözleşmesinde buna izin veren bir hüküm bulunması şartıyla mümkündür." denilmektedir.2013 yılı başında  Resmi gazetede bu tarife yayınlandıktan sonra yaklaşık 400-500 bin değerleme raporu yazıldığını tahmin ediyorum. Bu raporlar: müşterinin (bankanın) rızasıyla  birliğe üye şirketin, başka bir birlik üyesine (lisanslı uzmana) yaptırması ile mi yazıldı? Mümkün değil. şu anda lisanslı uzman olup ta, sahada değerleme hizmeti verenlerin bu tutarsızlıktan dolayı açılacak davadan maddi/manevi tazminat kazanması mümkün olabilir... Rekabet yasaları ihlal ediliyor gibi.

Ücret tarifesini belirleyecek olanlara buradan sesleniyorum: Allah rızası için 1 değerleme raporunun nasıl yazıldığını baştan sona inceleyin. Sonra elinizi vicdanınıza koyun ve ücret tarifesini belirleyin. Masa başında tapudan, belediyeden, binadan iki flash patlatma ile yazılmıyor bu raporlar. En zoru ise verilen değerin altına altına imzalar. Fiyat ile kalite doğru orantılıdır. Eğer fiyatlar, alınan risk ve emeği yansıtır ise, meslekte lisanslı uzman sıkıntısı yaşanmaz. Marjinal şirketler hemen kapanır. Uzmanlar sahaya iner.

Konut/dükkan 250+250=500 TL.
Aynı binada, aynı parselde ilave işler için %20-40 arası artış.

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #2 : Kasım 13, 2013, 02:57:03 ÖÖ »
Üstad,

Bu tarih itibariyle; hiç bir lisanslı şirket  fiilen TDUB üyesi değildir.  Önce, Birlik Statüsünün  yeni SPK kanununa uyumlu hale getirilmesi , resmi gazetede yayınlanması ve bu statüye göre seçimli genel kurul yapılması şartı vardır. Kanunun bu maddesi anayasaya uygun mudur değil midir bu ayrı bir konu. Statü taslağını dahi görmedik, henüz yayınlanmadı. Yasa gereği; bu işlemlerin yıl sonuna kadar bitirilmesi gerekiyor.

Bağımsız çalışan değerleme uzmanlarının doğrudan iş alamamaları BDDK  kararıyla alakalı bir hadisedir. Bu dahi hukuken tartışmalı bir karardır.

ıtiraza konu  5-10 lira meselesi değildir. şimdiye kadar atılan her adımda, yapılan her icraatta öyle ya da böyle bir muvazaa gölgesi vardır. Ne TDUB'un , ne SPK'nın  ne de BDDK'ın aldığı hiç bir kararda ve hiç bir icraatta en ufak gölge olmamalıdır.  Bu üç kurum da , bu memleketin en kritik ve en stratejik kurumlarıdır.

Gelinen noktada; sorun sadece bizlerin uğradığı haksızlık ve  hukuksuzluk değildir.  Mütemadiyen maruz kaldığımız " hamamböceği " muamelesi  de değildir. Bu konu, artık  bizleri aşmıştır.  Ortada, çok  ciddi bir idari sorun vardır. ıdare, kendi inisiyatifiyle bu kronik sorunu çözemezse devreye mutlak surette siyasi irade ve yargı girecektir.


creacer

  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 117
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #3 : Kasım 14, 2013, 10:59:36 ÖÖ »
Mesut Bey yazdıklarınızla gözünüz kapalı ipi iğnenin deliğinden geçirmişsiniz. Sektörde yaşanan bütün tutarsızlıkları haksızlıkları anlatmışsınız hepsine katılıyorum ve fakat işlenen cinayetin failini bilmek cinayeti işleyeni ceza evine yollamaya yeterli olmuyor. Fiili hareket gerekli, gidip cinayet işleyeni karakola şikayet etmek kanuni işlemler başlatmak yönünde bir fiil oluşturmak gerekli. Bu aşamadan sonra anlattıklarınız çerçevesinde hakları yenen Lisanslı Değerleme Uzmanlarının bir şekilde bir araya gelerek fiili harekete geçmeleri gerekiyor kanaatindeyim. Bu fiili hareketi tetikleyecek oluşum nasıl olur nasıl hareket etmek gerek arkadaşlarımızı bu çerçevede düşünmeye çözüm önerileri aramaya davet ediyorum.

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #4 : Kasım 14, 2013, 05:07:52 ÖS »
Sayın Creacer,

Bu metnin ana fikri; 6362 sayılı SPK kanunun 76. maddesinin 6. fıkrasının uygulamasında  ortaya çıkan haksızlıkları ortaya koymaktır. Hukuki hak arama süreçleri bu şekilde başlar. Bizler, kanunun yanlış tatbik edildiğinden dolayı uğradığımız mağduriyeti, maddi ve manevi kayıplarımızı tatbikattan sorumlu ilgili ve yetkili mercilere  resmen ileteceğiz.

Yetkili ve  sorumlu her üç kamu kurumunun da hukuk departmanları bulunmaktadır. Ortaya koyduğumuz tezleri ve gerekçeleri incelettirsinler. Yine, yasa gereği; dilekçe konusu somut iddiaya, muhatap idareler tarafından,  kanunda yazılı süreler içinde müspet ya da menfi cevap verilmesi zorunludur.

Yukarıdaki metin e.posta aracılığı ile TDUB'a gönderilmiştir.  Bu hafta sonu da;  dilekçe ekinde,  SPK, BDDK ve TDUB adreslerine  ıslak imzalı olarak iadeli taahhütlü mektupla gönderilecektir.

Gelen cevap; şayet  lehimizde olursa, sair idari ve yargı mercilerine başvurmak gibi  bir niyetimiz bulunmamaktadır.

ıdarenin sessiz kalması veya menfi cevap vermesi durumunda ise; şahsım da dahil olmak üzere, gerçek kişi meslek mensuplarını sürekli   mağdur eden, manevi olarak yıpratan ve en nihayetinde çok ciddi maddi kayıplara neden olan  bu  yanlış yorum ve haksız uygulamaların durdurulması için, maddi ve manevi kayıplarımızın tazmin edilmesi de dahil cezai, adli ve idari dava süreçleri başlatılacaktır.  

Davaya taraf ve müdahil olmak isteyen meslektaşlarıma duyurulur.


Saygılarımla,
A.Mesut Tatlıpınar
« Son Düzenleme: Kasım 14, 2013, 09:17:39 ÖS Gönderen: A.Mesut TATLIPINAR »

onur85

  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 208
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #5 : Aralık 04, 2013, 12:09:28 ÖS »
2013 Asgari ücret tarifesi için birçok haksızlık, şikayet ve suistimal hepimizin malumu. Bu şikayetlerin birçoğunun TDUB eliyle tarife haline gelmesi zaten skandal. Daha önce forumda tartışılan hususlardan biri olan, "toplu konut değerlemesi" adı altında belirlenen ve "aynı parsel üzerindeki her bir bağımsız bölüm için" diye şarta bağlanan %5 saçmalığının daha önce değinilmeyen ek bir külfeti daha var. Biliyorsunuz ki, aynı parsel üzerindeki (komple bina) birden fazla bağımsız bölüm için tek bir mimari proje incelenerek çalışma dahilindeki tüm konutlar kısmi tümevarım yöntemi ile daha kısa sürede tamamlanabiliyor, ana taşınmaz özellikleri ve alanlar eğer proje dahilindeki bağımsız bölümler aynı alan ve plan tertibinde ise daha kısa sürede tamamlanabiliyordu. Buna istinaden yüzde 5'lik ücret her ne kadar komedi düzeyinde ise de, yine de cüz'i bir miktarda kabul edilebilirliği vardır.

Lakin, bir nokta da şu ki, "aynı parsel üzerindeki her bir bağımsız bölüm" için... maddesinin en büyük açıklarından biri, birçok parseli tevhid edip, tek parsel üzerine 15 bloklu bir site inşa eden müteaahitin, 8 ayrı bloktaki toplam 12 bağımsız bölümü için ticari kredi çekeceğini ve bununla ilgili değerleme talebinin gönderildiğini düşünelim. Bu durumda, inşaat tipleri, kat planları dahil farklı strüktürde inşa edilmiş olan blokların her birinin projesi incelenecek, her konut için rapor düzenlenecek ve her iş için 7,5 TL çözüm ortağına kalacaktır. Bu durumda ele geçen ücret 232,50 TL gibi bir rakam olacaktır. Banka bu iş için zaten kredi lehdarından birkaç binlara ekspertiz ücreti tahsil edecek, ancak %5 zırvalığına takılan biz değerleme uzmanları bir tarla ücreti ile aynı ücreti 12 konut ve 8 farklı blok projesini inceleyerek ancak elde edebileceğiz. Bu nispetsizlik ve saçmalık TDUB'nin aklına gelmemiş midir? 2014'de bu düzelmeyecek midir, merak ediyorum.
« Son Düzenleme: Aralık 04, 2013, 12:11:04 ÖS Gönderen: onur85 »

maras46

  • YENİ ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • *
  • İleti: 212
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #6 : Aralık 04, 2013, 01:25:51 ÖS »
Bugün TBMM’ne gidin. TBMM bahçesinde bir çok vekil göreceksiniz. Uzaktan bunları seyredin. Hangisinin güçlü temsil iradesi ile geldiğini, hangisinin son sıradan zorla seçildiğini yürüyüşlerinden, özgüvenlerinden anlamanız mümkündür.

2500 üyenin bulunduğu bir camiada, 250 oyla yönetim kurulu seçerseniz, SPK’da bu zayıf iradeye dayatma yapacaktır. Aynı yönetim kurulu 1.000-1500 oyla seçilmiş olsa, özgüvenleri ve kullandıkları temsil iradesi farklı olur. Yeni ücret tarifesi %7 artışla, benzer şekilde gelebilir. Bunun sorumluluğunu yönetim kurulu üye seçimine katılmayanlara arıyorum. SPK karşısında dik duruş sergileyecek idarenin güçlü temsil oyuna ihtiyacı bulunmaktadır.
« Son Düzenleme: Aralık 04, 2013, 01:42:15 ÖS Gönderen: maras46 »

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
Ynt: 2014 YILI ASGARı ÜCRET TARıFESı HAKKINDA GÖRÜş VE ÖNERıLER
« Yanıtla #7 : Aralık 04, 2013, 10:02:26 ÖS »
Üstat,

Roma bir günde kurulmamıştır.

Yunan mitolojisinde;  tanrı Prometheus'un,  Zeus'a rağmen Olimpos' tan ateşi çalıp yeryüzüne indirdiği anlatılır. Anlatılmayan ise; yer yüzü ölümlülerinin o ateşe sahip çıkıp hiç söndürmeden bu güne kadar taşımalarıdır.

Bugün, yeryüzünde Hristiyanlık diye bir din varsa;  bu havarilerin sayesindedir. Daha da ileri gidip; Eshab-ı Kiram  ya da sahabeler olmasaydı belki de  ıslamiyet diye bir din de olmayacaktı.

Sahiplik duygusu önemlidir. Sahipsiz dinler ölür. Sahipsiz şirketler batar. Sahipsiz örgütler çöker. Sahipsiz devletler yıkılır.

Dünyevi hayatta her şey insan içindir. Her şeyin temelinde insan vardır.

Binlerce yıllık uygarlık tarihinde; bütün iktisadi, siyasi, sosyal olayların baş aktörü de hedefi de hep insan olmuştur. Ama son 30-35 yıldır neo-liberalizm denilen siyasi bir akım, parayı ve şirketleri putlaştırarak, din kitaplarında bile eşref-i-mahlukat denilerek yüceltilen insanı, sadece müşteri ve tüketici olarak görme hatasına düşmüştür.  Onların gözünde; müşteri değilseniz ve tüketemiyorsanız hiç bir değeriniz yoktur.

Çok şükür ki; 2008 dünya ekonomik kriziyle birlikte neo-liberalizm safsatası bütün kuram ve kurallarıyla çökmüştür.

Bunları neden anlatıyorum: Bugün kamuda ve özel sektörde  karar merciinde bulunan pek çok kimse; neo-liberal safsataları,  hayatın tek ve değişmez gerçeği olarak, farkında olmadan hala sürdürmeye çalışıyorlar. Çünkü aldıkları eğitim, gittikleri seminerler, gördükleri kurslar, okudukları kitaplar, dinledikleri Gurular, hayatın tek gerçeğinin para ve rekabet olduğunu, bu rekabetin, monopol ve oligopol piyasalarda güçlü şirketler aracılığıyla gerçekleşebileceğini, bu kuralların dışında başka bir dünyanın mümkün olmadığını, adeta nakış işler gibi onların beyinlerine işlemişlerdir.

Sıfır sermaye ve %100 emek yoğun olarak yapılabilecek  bir işte bile; SPK'nın ve BDDK'nın,  bireyleri değil de, şirketleri muhatap olarak alması tesadüf değildir. Bu monatarist bir dünya görüşünün  küçük bir yansımasıdır. Neo-liberalizm,  eleştirel  ve analitik düşünceyi yücelten diyalektikti materyalist felsefenin aksine,  kendi dogmalarını dayatır, eleştirel düşünceyi yasaklar, insan fıtratını yani insanın duygu ve düşünce dünyasını yok sayar. Bu sürecin adı;  KUTSALLIğIN BAYAğILAşMASIDIR.

Sanayi devrimlerini ıskalayan; bunun da bedelini  koskoca bir cihan imparatorluğunu kaybederek ödeyen Türkiye toplumu, hızla değişen iktisadi ve siyasi paradigmalara sırtını çevirerek,  kurulmakta olan yeni dünya düzenine ayak uyduramadığı takdirde; bunun da bedelini Lozan Antlaşmasının çizdiği sınırları kaybederek ödeyebilir. Dünyayı anlamak ve olayları doğru okumak bu yüzden hayati öneme haizdir.

Neo liberalist 24 Ocak kararlarını  hayat geçirmek için iş başına getirilen 12 Eylül faşist cuntası, bizden sonra gelen kuşaklara siyaseti yasakladı...Türkiye toplumu, bunun bedelini; hayatın her alanında, ahlaki yozlaşma ve çürüme olarak ödedi.

Optimal büyüklükte, ancak 8-10 adet lisanslı şirkete yetebilecek bir pazarda, 130 tane şirket kurulmuşsa; bunun  arka planında ekonomi politikten habersiz, oportünist bir düşüncenin yattığını anlamak  hiç de zor değildir. %100 emek yoğun bir sektörde böyle bir girişimde bulunmanın temel motivasyonu; " ben çalışmayayım, başkaları çalışsın, ben onların sırtından çok para kazanayım" demektir.   

Çünkü, bizim sektörümüzde emek-sermaye çelişkisinden söz etmek mümkün değildir. Ortada bir sermaye yoktur. ışi yapan da finanse eden de bizleriz. Bizim denklemimizde;  kapitalist teoriye göre  kar ve kazancı meşrulaştıracak  olan know-how , üretim aracı yatırımı ve sermaye bacağı yoktur. Bütün bunları da bizler sağlıyoruz.

O halde tekrar soruyorum: Değerleme sektöründe şirketler niye var?

Özetle, insana dair hiç bir şey ekonomi politikten bağımsız değildir. Dayatılan sistem; insan fıtratını yok saydığı için er yada geç çökmeye mahkumdur.
Taşınmaz değerlemesini ciddi bir meslek olarak gören ve  fiilen sahada ter dökerek bu işi yapan insan sayısı arttığında bu haysiyet mücadelesine katılacak insan sayısı da artacaktır.  O zaman, bu tartışmalar bile anlamını yitirecek başka konular gündeme gelecektir. Başka türlüsünü düşünmek insan tabiatına aykırıdır.

Üstat, bu süreçte bizim misyonumuz;  sadece Olimpos'tan çaldığımız ateşi,  bizden sonra gelecek genç meslektaşlarımıza teslim etmektir. Daha fazlasına gücümüz yetmez. :=))