Gönderen Konu: MESLEğıMıZE DOğRULARI SÖYLEYEREK VE SESıMıZı YÜKSELTEREK SAHıP ÇIKALIM  (Okunma sayısı 16658 defa)

maras46

  • YENİ ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • *
  • İleti: 212
Sayın seti: "Bugün üniversite mezunu herkes bir iki haftalık çalışma ile eski sınavda çıkmış soruların tekrarı ile değerleme uzmanlığı sınavını verebilmektedir." diyorsunuz. Sizin IQ'nuz yüksek olabilir. Bizim kafamız geç kavrıyor olabilir. ımtihandaki başarı oranını biliyorsunuzdur umarım. Eğer bilmiyorsanız bir araştırınız lütfen. Zaten o kadar kolay ise, buyursunlar azıcık vakit ayırıp herkes lisansını alsın. Bu tartışmada burada bitsin.
Ayrıca işletme muzanları ile ilgili söz söyleyen arkadaş, dünyanın gelişmiş ülkelerinde Garimenkul Değerleme Uzmanlığı mesleğini hangi bölüm mezunlarının icra ettiğini bir araştırlar ise daha faydalı olur.
Konu nereden nereye geldi. Kendi temel sorunumuzu bırakıp bir kaşık suda boğulmayalım. Benim tek isteğim bu ülkede çıkan yasa ve mevzuatların uygulanmasıdır. Kanunun sermaya sahiplerinden daha büyük olduğu bir Türkiye özlemi ile...

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
Üstadım,

5 yıldır bu platformadki tartışmaları takip ediyorum. Ne vakit sistemin namussuzluğunu eleştiren ciddi bir konu gündeme gelse;  belli kişiler, gündemi saptırmak ya da konuyu sulandırmak için, hep aynı üç konuyu tartışmaya açıyor.:=)

Bunlardan birincisi; "Kim bu işi daha yapar?" Geyiğidir. Genç arkadaşlarımdan ricam saçma sapan kibirlerle artık bu oyuna gelmemeleridir. Mühendis olmanız, mimar olmanız, işletmeci ya da iktisatçı olmanız hiç kimsenin umurunda değildir. Bu sektörün ihtiyacı, sesini çıkartmadan, hakkını hukukunu aramadan, üç kuruş paraya, günde 15 saat köpek çalışacak genç bedenlerdir.

ıkincisi, çözüm ortaklarında Lisanslı- Lisansız ayırımıdır: Bu geyikten murat edilen amaç ise;  iti ite kırdırma politikasıdır. Kimse üzerine alınmasın. Buradaki it, bütün gün sahada alınteri döküp sonra sabahlara kadar rapor yetiştirmek için çabalayan , aradan 3 ay geçtiği halde masraflar dahil parasını almakta zorlanan biz " düzüm ortakları" oluyoruz.

Bizler burada, bu şekilde birbirimize düşer bu saçma sapan tartışmaları yaparsak " Keriz uyanmamış" oluyor, sektörde dönen dolapları, yaşanan namussuzlukları,  kartelleşme ve tekelleşme oyunlarını gözardı edeceğimiz  zannediliyor.

Üçüncü geyik ise; bankaların namussuzluğu ve düşük rapor ücretleridir. Bu vak'ada bankalar namussuz değildir. Hatta gereğinden bile fazla masumdur. Namussuz olan, haksız rekabet yaparak bankalara düşük değerleme ücreti teklif eden şirketlerdir.

Üstadım, sizin bu oyunlara gelmediğinizi ve gelmeyeceğinizi biliyorum. Ama genç arkadaşlarımızdan bir kere daha rica edelim.  Bu oyuna gelmesinler. Sazan gibi her konuya cevap vermesinler.  Bu tür sanal tartışma platformlarında, kimin hangi amaçla kimin değirmenine su taşıdığını anlamak zor değil.

Mühendisler de, mimarlar da, şehir plancıları da, işletmeci, iktisatçı ve diğer bütün branşlardaki kardeşlerimiz,  bu mesleğe gönül vermiş  lisans almış ya da alacak olan bütün arkadaşlar, hepimizin amacı namusumuzla, emeğimizle, alın terimizle hayatımızı kazanmak, geleceğimize güvenle bakmaktır.   Birbirimize çelme takmayı bırakalım artık.  Kolej sınavında değiliz, Hiç kimse kimsenin rakibi değil. Herkes rızkını yer.

Gelin; modern dünyada olduğu gibi Türkiye'de de değerleme uzmanlığı mesleği bağımsız olarak yapılmasının yollarını açalım. Kazancımızın yarısını naylon şirketlerle paylaşmayalım. Maaşlı çalışmak isteyen arkadaşlarımız insanca koşullarda çalışsınlar. ınsan haysiyetiyle bağdaşan ücretler alsınlar. Değerleme Uzmanlığı mesleği Türkiye'nin en saygı duyulan ve özenilen mesleklerinden biri olsun.  Bunları tartışalım.

auzgur

  • Ziyaretçi
Sn. Ankaraa şöyle demişsiniz: "Aldığım bir duyuma göre çözüm ortaklarına bireysel olarak sertifika verilmesi ve onların da TDUB üyesi yapılması söz konusu olacak. Bu şekilde yapılacak bir uygulama, zaten çok bir işe yaramayanan değerleme uzmanlığı lisanslarının iyiden iyiye rafa kaldırılmasına neden olacaktır.
Değerleme uzmanlarını, bu haksızlığa maruz kalmamak ve mesleklerinin sulandırılmasına müsade etmemek için TDUB a ve SPK ya baskı yapmaya çağırıyorum."

Bunu ne zaman gerçekleştirecekler sizce bir bilgi var mı bunla ilgili??

Mattio

  • YENİ ÜYE
  • STANDART
  • *
  • İleti: 26
Ben cevap vereyim hiçbir zaman...Böyle birşeyi yapan adamın alnını karışlarlar. Böyle saçmalık mı olur!!! Olsa bile 1 ay sonra açılan davalar ve şikayetlerle hemen geri vites takarlar...Emlakçılar derneği sertifikası değil bu Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı...Öyle saçmasapan 3 günlük eğitimle verilecek sertifikayla bir tutmaya kimse cesaret edemez...Diğer arkadaşları bilmiyorum ama şahsen ben ilk dava açan kişi olurum...

ankaraa

  • Ziyaretçi
Sn. ab, gerçekleşmesini elbette istemeyiz. Koşullarını, yeni yasaya göre yönetmelikte düzenleyecekler. ılk altı ay içinde tamamlanacağını düşünüyorum.

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
DEZENFORMASYON ( BıLGı KıRLığı) NEDıR?

"Dezenformasyon, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi.

Hasmı rencide etmeyi, aşağılayıp küçük düşürmeyi amaçlayan Karşı propaganda ile benzerlik taşır. Sahte belge, el yazısı, fotomontaj ve montaj filmler ile fabrikasyon istihbarat ve dedikoduların duyurulması gibi yöntemleri bulunur.

Sosyal alanda bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber vermek için kullanılan en önemli araçlardan biridir. Espiyonaj veya askeri istihbarat alanında dezenformasyon, düşman kuvvetleri yanlış kararlar aldırmaya yönelik olarak çıkartılır. Hasım tarafta psikolojik çöküntü oluşturulması ve motivasyonun kırılması için de kullanılır.

Yanlış bilgi üretme ve yayma yoluyla yapılabileceği gibi mevcut bir bilgiyi kötü maksatla kullanma ve çarpıtarak verme yöntemi de uygulanabilir.

Geleneksel propaganda veya Büyük Yalan teknikleri toplumsal seviyede hissiyatı motive veya demotive etme amacı taşırken dezenformasyon, makul seviyede kitleleri kuşkuda bırakan çarpıtma bilgiler veya bu bilgilerin yanlış kasıtlı sonuçlara bağlanması yoluyla manipüle etme amacına hizmet eder.

Eğer hedef kitle bu tip kontrolden etkilenebilecekse uygulanan diğer bir teknik, gerçeklerin gizlenmesi veya sansürlemedir. Eğer bilgi alma kanalları tamamen kapatılmadan bırakılabilirse, bu kısıtlı bilgilerin dezenformasyon ile doldurulabilmesi ve hasmın kolayca ispatlanamaz birçok iddialar ile birlikte kuşkulu bir halde bırakılabilmesi mümkündür.

Bazı gerçek bilgileri ve gözlemleri bazı yanlış yorumlar ve yalanlarla karıştırmak veya bazı gerçek bilginin sadece bir kısmını vererek yanlış yorumlarla bilgiyi dağıtmak yaygın dezenformasyon taktiklerdendir."


ankaraa

  • Ziyaretçi
Bekleyip göreceğiz Mesut Bey,
Zaman ne gösterir bilinmez.
Düzenlemeleri gördüğümüzde bu dezenformasyon konusuna bazı hususları daha eklemeniz gerekebilir.

creacer

  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 117
Değerli üstadlar,

Genel olarak yapılan tartışmalara bakıldığı zaman ortaya çıkan manzara; hepimizin gözünün önünde oluşan ve birebir hepimizin sahada gördüğü, bu işi yerine getiren ve aslında taşıması gereken şartları taşımayan kişilerin kalitesiz(yaptığı işin ne olduğu hakkında bile bir fikri olmadan) iş yapmaları sonucu mesleğin değer yargılarının ve onurunun zedelenmesidir. Bilindiği üzere 2 kavram vardır; 1'i değerleme uzmanı, diğeri değerleme uzman yardımcısıdır. Tanıma göre değerleme uzmanı; şirketler tarafından istihdam edilen lisansını almış kişileri kapsamaktadır. Uzman yardımcısı ise; lisans alma aşamasında lisansını alıncaya kadar geçirdiği süre içerisinde şirketler tarafından istihdam edilen personeldir. Dolayısı ile bağlı olduğumuz SPK'ya göre burada yapılması gereken ayrım bundan ibarettir. ışi yapan kişinin hangi meslek grubundan olduğu değil, lisanslı olup olmadığı sorgulanmalıdır. Bu ayrıma göre, lisanslı olan değerleme uzmanına verilecek yetki ve özlük hakları ile uzman yardımcısına verilecek yetki ve özlük hakları arasında fark oluşturulmalıdır. Bunu oluşturmanın en kolay yolu da, madem bir birliğimiz var, şirketler çözüm ortağı ya da istihdam ettiği kişilerin listesini 3'er aylık dönemler içerisinde birliğe onaylatmak ve sunmak zorunda bırakılmalıdır.
Diğer taraftan, uzman yardımcısı olan kişilere çözüm ortaklığı yolunun kapatılması, ancak bu kişilerin lisanslı bir şirkette ya da lisanslı çözüm ortağı yanında uzman yardımcılığı görevini yerine getirme şansı tanınmalıdır. Yine bunu denetleyecek olan birliktir. Eğer ki kanunlar lisanslı kişiler için işliyor ve bağlıyor da, lisansız olanları hariç tutuyorsa, buradaki adaletsizliğin önüne geçmek yapılması gereken ilk hareket olmalıdır. Sonuç olarak yine şunu vurgulamakta yarar görüyorum. Kanunlar, kişiyi mesleğine göre değil, lisanslı olup olmadığına göre bağlamaktadır. O halde, her lisanslı uzman, yanında çalıştırdığı uzman yardımcısından sorumlu tutulmalıdır.
Bir diğer konu ise; madem böyle bir platformumuz var. Bu platformda, birliğin yapacağı toplantılarda, burada paylaşıp tartıştığımız konuları onaya sunabileceğimiz gündem maddeleri oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani, adminden bir ricada bulunup, yalnızca maddeler(başlıklar) halinde sunulup, tartışmaya açık olmayan gündem adı altında bir başlık oluşturmasını isteyebiliriz diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
Altına imzamı atıyorum. Uzman yardımcısı ile Gayrimenkul Değerleme Lisansı alan kişiler arasındaki statü farkı hakkıyla tespit edilip kurala bağlanırsa "yaa lisans alsam ne yazar almasam ne yazar lisans alsamda bu işi yapıyorum almasamda bu işi yapıyorum" tarzında sıklıkla duyduğumuz söylem tarzından vaz geçer arkadaşlarımız ve lisans almak için teşvik edici olabilir.
« Son Düzenleme: Şubat 23, 2013, 11:35:07 ÖÖ Gönderen: creacer »

auzgur

  • Ziyaretçi
Onur Bey'den alıntıdır.
"Değerli meslektaşlarım,
Türkiye'nin önde gelen bankalarından birinin, 9.3.2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan "GAYRıMENKUL DEğERLEME ASGARı ÜCRET UYGULAMA ESASLARI"nı hiçe sayarak ve iş verdiği lisanslı değerleme şirketinin hak ettiği ücreti yasaya aykırı şekilde, yasanın öngördüğü gibi değilde kendi keyfiyetleri doğrultusunda eksik ödediğini içeren bir örnek ve beraberinde ibretlik bir sorum olacak:

Aynı sanayi imarlı ada içerisinde yer alan 2185 metrekare alanlı bir fabrika ve arsası ile komşusu olan yine aynı ada içerisinde 2 adet komşu sanayi imarlı parselin değerlemesi şu şekilde ücretlendirilmiştir:

Fabrika ve arsası: 750 TL
Aynı adadaki Komşu parsel 1: 450 TL x %5
Aynı adadaki Komşu parsel 2: 450 TL x %5
Genel rapor bedeli: 795 TL...

Tabi çözüm ortağına bu 3 işin bedeli işin %50'si olan 397,50 TL kalıyor.

şimdi bu "köklü" bankanın, bu 3 değerleme çalışmasına dair, aynı adada olsa bile asgari ücret tarfiesinde hiçbir şekilde yer almayan "aynı adadaki birden fazla parsele ilişkin değerleme ücreti" kavramını, sanki aynı parselde birden fazla konutu değerliyormuş gibi parsel başına %5 rapor bedeli takdir etmesi kanunsuzluk değil midir? Bu bankalar neden asgari ücret tarifesini uygulamıyor? Bunun bir denetimi yok mudur? şirketler neden haklarını aramıyorlar? Bu kadar kul hakkı yenmez. Üstelik bu "köklü" bankanın yetkilileri bu tarifenin BDDK tarafından dayatıldığı YALANINI beyan ederek bir komediye daha imza atmışlardır.  Oysa bilindiği gibi rapor ücretlerine ilişkin asgari ücret tarifesi TDUB tarafından hazırlanmış ve SPK onayı ile resmi gazetede 9.3.2013'ye yayımlanmıştır.

Bu ücretlendirmenin kanuna aykırılığı, ne kadar doğru olduğu konusunda yorum yapabilecek arkadaşlar varsa sevirinim.

Özelden ulaşan arkadaşlara banka/şirket adı vererek konuyu detaylandırabileceğimi belirtmek isterim.

Saygılarımla...

Onur"