HAKLAR
ıkiye ayrılır.
I.şahısvarlığı hakları: Parasal olarak değeri ölçülemeyen haklar. Örn. Kişilik hakkı
II.Malvarlığı hakları: Para ile ölçülebilecek değeri olan haklardır.
1. Alacak hakkı: Bir kimseye, belirli bir kimseden bir şeyi vermesini yapmasını veya yapmamasını isteme yetkisi veren haklardır.
Örn. Kira sözleşmesinden doğan kiracının kiralananı kullanma hakkı, kiralayanın ücret alacağı. Ancak alacak hakkı herkese karşı değil, borç ilişkisinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kiralayan taşınmazı bir üçüncü kişiye satarsa, kiracı, kira sözleşmesinden doğan kullanma hakkını, yeni ev sahibine karşı ileri süremez. Çünkü o kira sözleşmesinin tarafı değildir.
2. Ayni haklar: Bir eşya üzerinde doğrudan hakimiyet sağlayan ve bu sebeple herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Türleri:
i. Mülkiyet hakkı: Hakkın sağladığı yetki en geniş ise (kullanma, yararlanma, tasarruf etme), bu mülkiyet hakkıdır.
ii. Sınırlı Ayni Haklar: Burada hakkın eşya üzerinde sağladığı doğrudan hakimiyet sınırlıdır.
a. ırtifak hakkı: Eşyanın malikine, mülkiyet hakkına ait bazı yetkileri kullanmama veya bu hakkı sınırlı ayni hak sahibinin kullanmasına müsaade etme külfeti yükleyen ve böylece hak sahibine o mali kullanma ve yararlanma yetkisi sağlayan haklardır. Türleri
aa. ıntifa Hakkı: Sahibine bir malı kullanma ve semerelerinden yararlanma yetkisi tanıyan irtifak hakkıdır.
bb. Sükna (oturma) hakkı Oturma hakkı, bir binadan veya onun bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi verir
cc. Üst hakkı : Üçüncü kişinin taşınmaz malikinin arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek (maliki olmak) yetkisine sahip olduğu bir irtifak hakkıdır. Bina bir taşınmaz değildir. Bina mülkiyet hakkının konusu olan arazinin bütünleyici parçasıdır. Biz buna üst arza tabidir kuralı diyoruz. Üst hakkı ile bu kurala istisna getirilmekte, arazinin malikinden farklı olarak binanın maliki üst hakkı sahibi olmaktadır.
dd. Kaynak hakkı: Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar.
ee. Diğer irtifaklar: yukarıdaki irtifak türlerine girmeyen her türlü kullanma ve yararlanma yetkisi veren irtifaklar diğer irtifaklarının içerisine girer. Örn. Geçit irtifakı, manzara irtifakı.
Üst hakkı ve kaynak hakkı, taraflar aksini kararlaştırmadıkça, başkasına devredilebilir ve mirasçılara geçer. Diğer irtifaklar ise, taraflar aksini kararlaştırmadıkça, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez.
b. Gayrimenkul mükellefiyeti (Taşınmaz Yükü): Taşınmaz yükü, bir taşınmazın malikini yalnız o taşınmazla sorumlu olmak üzere diğer bir kimseye bir şey vermek veya yapmakla yükümlü kılar. Örneğin. Bir taşınmaz malikinin X inşaat firmasına olan her hafta belirli bir miktar kum ve taş verme borcunun, bizzat kum ve taşın çıktığı taşınmaz ile teminat altına alınması.
c. Rehin hakkı: Hak sahibinin alacağını teminat altına alan ve ve alacak tahsil edilmediği zaman rehnedilen malın satılmasıyla elde edilecek paradan alacağın karşılanması yetkisini tanıyan bir ayni haktır.
ıki türü vardır: Menkul rehni ve gayrimenkul rehni
Gayrimenkul rehninin türleri, ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedidir.
Yenilik doğuran haklar: Tek taraflı irade açıklaması ile bir hukuksal sonucun meydana gelmesine yol açan yeni bir hukuksal durumun kurulması veya kaldırılması,değiştirilmesi yetkisini veren haklardır. Örn. şuf’a (önalım), vefa (geri alım) ve iştira (alım) hakları. ıleride görülecek.
Hukuksal işlem: ıkili bir temel ayırım önem taşımaktadır..
a. Borçlandırıcı işlem. ışlemi yapan kişinin malvarlığının pasifini (borçlarını) çoğaltan işlemlerdir. Hakka doğrudan etki yapmaz. Örn. Satım sözleşmesi, bağışlama sözleşmesi
b. Tasarruf ışlemi: ışlemi yapanın malvarlığındaki hakka doğrudan etki yapar, o hakkı değiştirir, nakleder. Devreder, sona erdirir.
Örn. Taşınmaz satımı: Gayrimenkul satım sözleşmesi (Tapuda resmi şekilde yapılır), borçlandırıcı işlemdir. Satıcının satım sözleşmesinden doğan, taşınmazın mülkiyetini nakil borcunu ifa etmek için yapacağı, tek taraflı tescil talebi (yazılı yapılır) + (bu talep üzerine tapu memurunca yapılan) tescil, taşınmaz üzerindeki mülkiyeti devreden tasarruf işlemidir. Mülkiyet tescil ile alıcıya geçer.
Satıcı, satım sözleşmesini yapıp, tescil talebinde bulunmazsa, alıcı, açacağı tescile zorlama (tescil) davası sonucunda, hakimin vereceği mahkeme kararının kesinleşmesiyle, tescile gerek olmaksızın, hakim kararı ile mülkiyeti kazanır.
Taşınır satımı: Satım sözleşmesi (şekle tabi değil) borçlandırıcı işlem. Ayni akid (mülkiyetin nakli hususunda anlaşma) + teslim (zilyetliğin nakli) ise tasarruf işlemidir.
MÜLKıYET HAKKI:
Konusu: Eşya (maddi varlığı olan şeyler)
Basit eşya: Kendi başına bir bütün oluşturan eşya (at, kağıt vs.)
Bileşik eşya: Birden fazla şeyin birleşerek bir bütün teşkil etmesiyle oluşur. (Gözlük, kalem, otomobil)
Eşya birliği: Birden fazla basit veya bileşik eşyanın belirli bir ekonomik amaca yönelik bir araya getirilmeleriyle oluşur. Bir kitaplıktaki kitaplar, koyun sürüsü vs. Her bir koyun veya kitap üzerinde ayrı mülkiyet hakkı vardır. Halbuki bir otomobil, tek başına mülkiyet konusudur.
Koruyucu davalar: i. ıstihkak davası: Bir eşyanın fiilen hakimi (zilyedi) olmayan malikinin, o eşyaya haklı bir sebep olmaksızın ve fiilen sahip olan zilyedine (elinde bulunduranına) karşı açtığı davadır. Örn. Mücevheri çalınan kişi, o mücevheri elinde bulunduran hırsıza karşı istihkak davası açar. Ama bir malik, kitabını ödünç verdiği arkadaşına karşı bu davayı açamaz. Çünkü o haksız değil, ödünç sözleşmesinden doğan bir hakka dayalı olarak zilyettir. ii. Eşya (özellikle taşınmazlar) üzerindeki mülkiyet hakkının kullanımını engelleyen veya zorlaştıran her haksız müdahaleye karşı da müdahalenin men’i (elatmanın önlenmesi) davası açılır.
Her iki davada, mülkiyet hakkına dayandığı için bir “ayni davadır”. Bu nedenle zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değillerdir.
Bütünleyici Parça (Mütemmim Cüz)
Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Asıl şeyle birleşen parça olmadıkça, asıl şey kendisinden beklenen fonksiyonu yerine getiremez. Örneğin direksiyon otomobilin bütünleyici parçasıdır. Sonuç, asıl şey üzerindeki ayni hakların bütünleyici parçayı da kapsar ve bütünleyici parça asıl şeyden ayrı olarak devredilemez. Örneğin bir arazi üzerindeki ipotek hakkı, arazi üzerindeki, arazinin kanundan dolayı bütünleyici parçası olan yapıları (binayı), kaynağı ve ağaçları da kapsar.
Doğal ürünler de (örn. Buğday, arpa, ağaçtaki meyva), devşirilinceye/toplanıncaya kadar, bütünleyici parça kuralına tabidir.
Eklenti (Teferruat):
Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Bütünleyici parçada olduğu gibi maddi bir bağ zorunlu değil. Asıl şeyin yararına ekonomik tahsis yeterlidir. Örneğin: Fabrika ve içindeki makineler arasındaki ilişki, asıl şey- eklenti ilişkisidir
Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.
Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.
Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Örn. Fabrika arazisinin satımı, aksi belirtilmedikçe makineleri da kapsar. Rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılar.
Rehnin kuruluşu sırasında makine, otel döşeme eşyası gibi açıkça eklenti olarak gösterilen ve tapu kütüğünde beyanlar sütununa yazılan şeyler, kanuna göre bu nitelikte olamayacakları ispat edilmedikçe eklenti sayılır. Eklenti, b.parçadan farklı olarak, üçüncü bir kişinin mülkiyetinde de olabilir.
BıRLıKTE MÜLKıYET TÜRLERı
I. PAYLI (MÜşTEREK) MÜLKıYET
Tanım: Belirli bir eşya üzerindeki mülkiyet hakkının paylı olarak birden fazla kişiye ait olmasıdır. Özelliliği her paydaşın üzerinde tasarruf edebileceği mülkiyetin bir “payına” sahip olmasıdır.
Yönetim:
a. Olağan yönetim işleri
Paydaşlardan her biri olağan yönetim işlerini yapmaya, özellikle küçük onarımları yaptırmaya ve tarımsal işleri yürütmeye yetkilidir. Normal koruma, bakım ve işletme işlemleri de buraya girer.
Zorunlu ve ivedi işlerin yapılmasına ilişkin kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, paydaşların çoğunlukla alacağı kararla olağan yönetim işlerinde yetkiyle ilgili farklı düzenleme getirilebilir.
b. Önemli yönetim işleri
ışletme usulünün veya tarım türünün değiştirilmesi (örn. Arpa yerine buğday ekmek), adî kiraya veya ürün kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesi gerekir.
Olağan yönetim sınırlarını aşan ve paylı malın değerinin veya yarar sağlamaya elverişliliğinin korunması için gerekli bakım, onarım ve yapı işlerinde de (örn. Binaya dış sıvayı yapma, yeni kat çıkma, havuz yaptırma) pay ve paydaş çoğunluğu aranır.
Pay ve paydaşların eşitliği hâlinde hâkim, paydaşlardan birinin istemi üzerine bütün paydaşların menfaatini gözeterek hakkaniyete uygun bir karar verir; gerekli gördüğü işlerin yapılması için paydaşlar arasından veya dışarıdan bir kayyım atayabilir.
d. Olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar
Paylı malın özgülendiği iktisadi amacın değiştirilmesi (örn.tarlayı meyvelık yapmak, konut olarak kullanılan bir yerin fabrika veya işyeri olarak kiralanması) korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi (örn. Boş araziye bina yapmak; depremden ağır hasarla çıkan binanın tamiri) veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır.
Ancak ister önemli ister olağanüstü önemli iş olsun bir işin yapılması acele (ivedi) veya zorunlu işlerden ise, tek bir paydaş dahi tek başına yapabilir.
Tasarruf
Her paydaş kendi payını satıp, mülkiyetini devredebilir. Yine tek bir paydaş dahi, payını rehnedebilir, üzerinde intifa hakkı tesis edebilir. Bunlar dışındaki sınırlı ayni haklar, bir pay üzerinde tesis edilemez. Ama paydaşlar bir araya gelerek, oybirliği ile bir taşınmazın tamamı üzerinde her türlü sınırlı ayni hakkı kurabilirler.
Ancak Paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmuşsa, paydaşlar malın tamamını benzer haklarla kayıtlayamazlar.
Eşyanın tamamı üzerinde tasarruf paydaşların oybirliği ile olur.
Yararlanma
Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.
Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.
Davalar: Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. Örneğin müdahalenin men’i davasını tek bir paydaş dahi diğerlerini temsilen açabilir. Buna karşılık bu haksız elatma nedeniyle bir zarar doğmuşsa, tazminat davasını her bir paydaşın kendisi açmak zorundadır.
Kararların Bağlayıcılığı
Taşınırlarda, yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazanan kimseleri de bağlar.
Buna karşılık taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir.
Paydaşlıktan çıkarma
Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir.
Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır.
Paylı mülkiyetin sona ermesi
Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.
Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Biz taraflar arasındaki bu sözleşmeye idamei şuyuu (ortaklığı devam ettirme) anlaşması diyoruz. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmelerin geçerliği tapuda resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilerek üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir.
Ancak uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.
Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir.
Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine (izalei şüyuu davası) hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.
Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.
ELBıRLığı MÜLKıYETı
Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk (ortaklık ilişkisi) nedeniyle bir mala/mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş ve üzerinde tasarruf edebilecek payları mevcut olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bu ortkalık ilişkisi sınırlı sayıdadır: Adi ortaklık, eşler arası mal rejimlerinden mal ortaklığı, mirasçılar arasındaki miras şirketi ve aile şirketi emvali.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Bir pay olmadığı için pay üzerinde tasarruf olanaksızdır.
Yeni bir hüküm olarak ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır. Örneğin bir mirasçı diğer mirasçılar adına terekedeki bir taşınmaza yönelik elatmayı önlemek için müdahalenin men’i davası açabilir. Eski Medeni Kanun zamanında mutlaka birlikte dava açmak zorundaydılar.
GAYRıMENKUL (TAşINMAZ) MÜLKıYETı
Konu:
Taşınmaz mülkiyetinin konusu şunlardır:
1. Arazi,
2.Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar. Buradaki haklardan kasıt, irtifak hakları olarak üst hakkı, kaynak hakkı ve diğer irtifaklardır.
Bağımsız hak: Devredilebilme ve mirasçılara intikal yeteneğine sahip olan haklardır: Üst hakkı ve kaynak hakkı aksi kararlaştırılmadıkça devredilebilir, diğer irtifaklar aksi kararlaştırılmadıkça devredilemez. Süreklilik koşulunun gerçekleşmesi için hakkın süresiz veya en az otuz yıl süreli olması gerekir.
Bu şekilde taşınmaz olarak kaydedilen irtifak hakları taşınmaz gibi işlem görür, devredilebilir, rehnedilebilir, diğer sınırlı ayni haklarla sınırlandırılabilir.
3. Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler.
ıKTıSABI (KAZANIMI)
a. Tescilli iktisap
Bunun için mülkiyeti nakil borcu doğuran bir kazanma sebebi olmalıdır: Satım, trampa, bağışlama sözleşmesi, taksim sözleşmesi (taksim sözleşmesi hariç, tüm bu sözleşmeler, tapuda resmi şekilde yapılmak zorundadır Taksim sözleşmesi için adi yazılı şekil yeterlidir) Ayrıca, şuf’a vefa ve iştira haklarının da kullanılması bir satım ilişkisi ve dolayısıyla bir kazanma sebebi meydana getirir.
Kural: yukarıda da belirtildiği gibi, taşınmaz nakil borcu doğuran sözleşmeler, tapuda resmi şekilde yapılır. ıstisna: Taksim sözleşmesi.
Kanunun aradığı şekil şartına uyulmadığı takdirde yapılan işlem batıldır (kesin hükümsüzdür). Hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. ıstisnaen taraflar, örneğin adi yazılı şekildeki bir satım sözleşmesinden doğan borçlarını bilerek ve isteyerek getirmişlerse (satış bedeli ödenmiş, tapuya tescil yapılmışsa) ,geçersizliği ileri sürmek dürüstlük kuralına aykırı sayılarak, mahkemece dinlenmeyecektir.
Buna karşılık aşağıdaki işlemlere noterler de yetkilidir: taşınmaz satış vaadi; ölünceye kadar bakma sözleşmesi (Yargıtay’a göre), arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesi (Yargıtay’a göre).
Muvazaa
Taraflar bir taşınmaza ilişkin bir sözleşmeyi hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaması veya görünüşteki muvazaalı (danışıklı) sözleşmenin altında gizli olan diğer bir sözleşmenin geçerli olmasını düşünerek akdetmişlerse, muvazaalı sözleşme muvazaa nedeniyle batıldır. Buna karşılık gizli işlem, gerekli şekil şartlarını taşıyorsa, geçerlidir. Örneğin bir baba kızlarından mal kaçırmak için oğluna bağışlamak istediği taşınmazı satış göstererek devretmişse, muvazaalı işlem olan satım sözleşmesi muvazaa nedeniyle, gizli ve tarafların hüküm ve sonuç doğurmasını istediği işlem olan bağışlama sözleşmesi ise, tapuda resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir (batıldır, kesin hükümsüzdür).
Tapusuz taşınmazlar
Yargıtay’a göre, tapuya (tapu kütüğü veya zabıt defterine) kayıtlı olmayan taşınmazlara ilişkin yapılan satım sözleşmesi, menkul satımına ilişkin hükümlere tabidir. Bu nedenle, tapusuz bir taşınmaza ilişkin şekilsiz bir satım sözleşmesine dayalı olarak gerçekleşecek zilletliğin nakli ile, mülkiyet alıcıya devrolunur.
Taşınmaz Satış Vaadi
Taraflardan birinin gelecekte bir satım sözleşmesi akdetmeyi borçlandığı bir sözleşmedir. Bir ön sözleşmedir. Ve Noterlik Kanunu uyarınca, tapu memuru yanında, noterler de, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Satım sözleşmesi yapılmazsa açılacak bir tescil davası sonucunda, mülkiyet satış vaadi lehdarına mahkeme kararının kesinleşmesi ile geçer.
b.Tescilsiz kazanma
Kural, bir taşınmazın tescilsiz iktisabı olmakla birlikte bu kuralın istisnası olan haller şunlardır.
1. Miras bırakannı mirasının açılmasıyla (ölümüyle), yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar (vasiyet alacaklıları değil), terekede yer alan mülkiyet hakkını, diğer devredilebilir hak ve borçlarla birlikte, külli halefiyet kuralınca iktisap ederler.
2. Kamulaştırma. ıleride görülecektir.
3. Bir taşınmazın cebri icra yoluyla satılması halinde, mülkiyet ihale ile birlikte, tescile gerek kalmaksızın alıcıya (en yüksek bedeli teklif edene) geçer.
4. Mahkeme kararı: Yukarıda görüldü.
5. ışgal:Bir kimsenin maliki olmadığı bir arazinin malik olma iradesiyle zilyetliğinin kazanılmasıdır. Tapuda kayıtlı olmayan bir arazi işgal yoluyla kazanılamaz.
6. Ticari ortaklıkların birleşmesi ile, eski ortaklıkların hak (başta mülkiyet hakkı) ve borçları, yeni ortaklığa, külli halefiyet ilkesi uyarınca (tescilsiz) intikal eder.
7. Yeni arazi oluşumu: Devlet için geçerli
8. Karı koca mal rejimlerinden mal ortaklığının kabulü.
9. Vakfın tüzel kişilik kazanmasıyla, özgülenen malların mülkiyeti vakfa geçer.
10. Tüzel kişiliği sona eren kurumun malları yetkili organ aksine karar vermemiş ise, en yakın amacı güden kamu kuruluşuna geçer.
11. Kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap:
a. Olağan K.Z ile iktisap (Tapuda kayıtlı taşınmazlarda mümkündür)
Geçerli bir hukukî sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi [adına malik olarak yolsuz (gerçek hak durumunu yansıtmayan) bir tescil olan kimse], taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse, maliki olmadığı on yıllık zilyetliğinin dolmasıyla o taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını iktisap etmiş olur.
b.Olağanüstü K.Z ile iktisap (Tapuda kayıtlı olan ve olmayan taşınmazlarda mümkündür)
Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. Bu hükmün uygulanabilmesi için tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın varlığı gereklidir.
Yukarıdaki her iki ihtimalde de tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur. Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.
Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.
Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.
Burada zilyetliğin iyiniyetle devamı şart değil.
Taşınmaz Mülkiyetinin Kaybı
a. Nisbi kayıp: taşınmazın el değiştirmesi
b. Mutlak kayıp: Taşınmazın tamamen yok olması, terk ve kamulaştırmadır.
TAşINMAZ MÜLKıYETıNıN KAPSAMI
Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu durum, mülkiyet hakkının dikey kapsamı olarak ifade edilir.
Yatay kapsam ise, taşınmazın sınırları arasındaki yatay satıhtır. Kadastrosu yapılmış taşınmazlarda sınır tapu plânları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir. Plan ve arz üzerindeki sınır işaretleri uyuşmuyorsa, karine olarak “plan doğru kabul edilir. Planın yanlış olduğunu iddia eden, iddiasını ispatlamalıdır. Bu kural, yetkili makamlarca heyelân bölgesi olduğu belirlenen yörelerde uygulanmaz (ayrıntılı bilgi isteyenler için Bkz. BıLGE ÖZTAN, s.726-727)
Mülkiyetin maddi kapsamına, “üst arza tabidir” kuralı gereğince, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, (kalıcı olması amaçlanarak dikilen) bitkiler ve kaynaklar da girer. Haksız inşaata ilişkin ayrıntılı bilgi isteyen arkadaşlar, Bilge ÖZTAN’ın kitabından okuyabilirler (s.728-735).
Ancak bu kuralın istisnaları vardır
a. Üst hakkı: ıleride ayrıntılı görülecektir.
b. TAşKIN ıNşAAT: Bir kimse, kendi taşınmazına bir bina yaparken, yapısının bir kısmını diğer bir taşınmaza taşırmışsa, yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa (bir üst hakkı, hava irtifakı vs. olabilir), ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.
Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
c. MECRALAR
Su, gaz, elektrik ve benzerlerinin mecraları, işletmenin bulunduğu taşınmazın dışında olsalar bile, aksine bir düzenleme olmadıkça o işletmenin eklentisi ve işletme malikinin malı sayılır.
Komşuluk hukukunun gerektirdiği hâller dışında bir taşınmazın böyle bir mecra ile aynî hak olarak yüklenmesi, ancak bir irtifak hakkı kurulması suretiyle olabilir.
ırtifak hakkı, mecra dışarıdan görülmüyorsa tapu kütüğüne tesciliyle, dışarıdan görülüyorsa noterce düzenlenecek sözleşmeye dayanılarak mecranın yapılmasıyla doğar.
MENKUL YAPI
Başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması amaçlanmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar, bunların malikine aittir.
Bu tür yapılar, taşınır mal hükümlerine tâbi olur ve tapu kütüğünde gösterilmez.
Menkul bitki (kalıcı olması amaçlanmaksızın dikilen fidanlar, örn..kavak ağaçları) için de aynı kurallar geçerlidir. Kavak ağacı, arazinin bütünleyici parçası sayılmaz.
TAşINMAZ MÜLKıYETıNıN KISITLAMALARI (TAKYıDLERı)
ÖZEL HUKUK KISITLAMALARI
I. Hukuki ışlemle Doğan Kısıtlamalar
1.şerhedilmiş şuf’a (önalım) Hakkı
şuf’a hakkı, bir taşınmazın üçüncü bir kişiye satılması halinde, şuf’a hakkı sahibine tek taraflı bir beyanla, o gayrimenkulün alıcısı olabilme hakkı verir.
Önalım hakkı taraflar arasındaki önalım sözleşmesinden doğar. Bu sözleşme adi yazılı şekilde yapılmalıdır. Ancak önalım hakkının önalım hakkını tanıyan taşınmaz maliki dışındaki diğer maliklere ileri sürülebilmesi, önalım hakkının tapu kütüğüne şerh verilmesi ile mümkündür. Diğer bir deyişle, Tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı, şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre, şerhten sonraki her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemişse taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır. şerhin etkisi her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer. 10 yıllık süre, önalım sözleşmesine değil, şerhin etkisine ilişkin bir süredir.
Yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından önalım hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirilir.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her hâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Önalım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.
Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür. Artık, teminat mektubu yatırmak mümkün değil.
Cebrî artırmayla satışlarda önalım hakkı kullanılamaz.
Önalım hakkından feragatin resmî şekilde yapılması ve yeni malikleri bağlayabilmesi için tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tâbidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir.
2. şerhedilmiş Vefa hakkı (geri alım):, gayrimenkulünü bir başkasına devretmiş olan şahsa, tek taraflı irade beyanıyla o gayrimenkulü geri alabilme hakkını sağlar. Vef’a hakkını veren vef’a sözleşmesinin tapuda resmi şekilde yapılması zorunludur.
3. şerhedilmiş ıştira hakkı (alım hakkı) da, hak sahibine tek taraflı bir beyanla bir gayrimenkulün alıcısı olabilme yetkisini verir. ıştira hakkını veren iştira sözleşmesinin tapuda resmi şekilde yapılması zorunludur
Tapu kütüğüne şerh verilen alım ve geri alım hakları, şerhde belirtilen süre içinde her malike karşı kullanılabilir.şerhin etkisi, her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer.
II. Yasal Önalım Hakkı
Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlara aynı şartlarda bu payın alıcısı olabilme yetkisini veren yenilik doğuran bir haktır.
Amaç, üçüncü kişilerin paydaşlar arasına girmesini engellemek. Bu hak paya bağlı bir haktır.
Cebrî artırmayla satışlarda önalım hakkı kullanılamaz.
Burada şerhe gerek olmaksızın, hak, payın maliki olan sonraki her malike karşı kullanılabilir.
Önalım hakkından feragatin resmî şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tâbidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir.
Yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilir.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her hâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Önalım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.
Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür. Artık, teminat mektubu yatırmak mümkün değil.
Birden fazla paydaş bu hakkı kullanırsa, Yargıtay’a göre, satılan payın aynı (eşit) oranda alıcısı olurlar.
III. Komşuluk Hukukundan Doğan Kısıtlamalar
a. Kullanma biçimi bakımından
Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.
b. Kazı ve yapılar
Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır.
Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.
c. Bitkiler
Komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve kökler, onun istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmazsa, komşu bu dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilir.
Ekilmiş veya üzerine yapı yapılmış arazisine dalların taşmasına katlanan komşu, bu dallarda yetişen meyvaları toplama hakkına sahip olur.
Komşu ormanlar hakkında bu hükümler uygulanmaz.
d. Doğal olarak akan suya katlanma yükümlülüğü
Taşınmaz maliki, üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır.
Komşulardan hiçbiri bu suların akışını diğerinin zararına değiştiremez.
Üstteki arazi maliki, alt taraftaki taşınmaza gerekli olan suyu, ancak kendi taşınmazı için zorunlu olduğu ölçüde tutabilir.
e. Mecra geçirilmesi (Zorunlu mecra irtifakı)
Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla, su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.
Mecrayı geçirme hakkı, hak sahibinin istemi üzerine ve giderleri ödemesi koşuluyla tapu kütüğüne tescil edilir.
Bu irtifak, bir taşınmaz üzerinde malik tarafından tesis edilmiş olan bütün sınırlı ayni haklardan önce gelir.
f. Zorunlu geçit irtifakı
Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.
Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.
Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir.
g. Zorunlu Kaynak (Su) Hakkı
Evi, arazisi veya işletmesi için gerekli sudan yoksun olup, bunu aşırı zahmet ve gidere katlanmaksızın başka yoldan sağlayamayan taşınmaz maliki, komşusundan, onun ihtiyacından fazla olan suyu tam bir bedel karşılığında almasını sağlayacak bir irtifak kurulmasını isteyebilir.
Mecraya, geçide veya suya ihtiyaç duyan taşınmaz maliki, yasal şartların oluşmasıyla, geçit veya mecranın geçirileceği veya suyu alacağı taşınmaz malikine karşı yenilik doğuran bir talebe sahip olur. Ve yöneltilecek bu talep üzerine, yüklü taşınmaz maliki, tapuda diğer bir taşınmaz lehine, zorunlu olarak mecra ve geçit irtifakı tesis etmek zorunda kalacaktır.
h. Sınırlıklar
Sınırlıklar üzerinde paylı mülkiyete ilişkin hükümler saklı kalmak üzere; her arazi maliki, taşınmazının sınırının çit veya duvar gibi sınırlıklarla çevrilmesi için yapılan giderleri karşılar.
IV. Diğer Kısıtlamalar
a. Yetkili makamlar tarafından bitki örtüsünü korumak amacıyla yasaklanmadıkça, herkes başkasının orman ve mer'asına girebilir ve oralarda yetişen yabanî meyve, mantar ve benzeri şeyleri, yerel âdetlerin izin verdiği ölçüde toplayıp alabilir.
b. Su, rüzgâr, çığ veya diğer doğal güçlerin etkisiyle ya da rastlantı sonucunda başkasının arazisine sürüklenen veya düşen şeyler ile buraya giren büyük ve küçük baş hayvan, arı oğulu, kanatlı hayvan ve balık gibi hayvanların hak sahipleri tarafından aranıp alınmasına, arazi maliki izin vermek zorundadır.
Arazi maliki, bu yüzden uğradığı zararın denkleştirilmesini istemek ve denkleştirme bedeli kendisine ödeninceye kadar o şeyleri hapsetmek hakkına sahiptir.
c. Bir kimse kendisini veya başkasını tehdit eden bir zararı veya o anda mevcut bir tehlikeyi ancak başkasının taşınmazına müdahale ile önleyebilecek ve bu zarar ya da tehlike taşınmaza müdahaleden doğacak zarardan önemli ölçüde büyük ise, malik buna katlanmak zorundadır.
Malik, bu yüzden uğradığı zarar için hakkaniyete uygun bir denkleştirme bedeli isteyebilir.