Değerli Arkadaşlar,
Gerçekten haklısınız.
Çoğu zaman ben de; artık yazmanın bir anlam ifade etmediğini düşünüyorum. Söylenebilecek her türlü sözü söyledik, yazdık, çizdik. Yüzlerce soru sorduk. Allah rızası için dahi, bir tekine bile cevap alamadık. Gördük ki; hiç kimsenin vicdanı kanamıyor, yüzü kızarmıyor. Ya da, müdahil olup içinde debelenmeye mahkum edildiğimiz bu çirkefi üzerlerine sıçratmaktan çekiniyorlar.
Bu platformda dile getirilen bütün şikayet ve temenniler; özet şekilde, TDUB yönetim kuruluna da, Disiplin Komitesi Başkanlığına da , SPK'ya da yazılı olarak iletilmiştir. Bu saatten sonra hiç kimse; "haberimiz yoktu" palavrasının arkasına sığınamaz.
ıddialarımız ortada... Hepsi yazılı ve imzalı bir şekilde masalarda duruyor. Kendi adıma, TDUB yönetimine de, SPK'ya da yazılı ve ıslak imzalı olarak "talep edildiği takdirde; bütün bu iddialarımızı somut delillerle ve rakamlarla Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri de dahil her türlü merci önünde ispat etmeye hazır olduğumu, ispat edemediğim takdirde, bu mesleği derhal bırakacağımı ve lisansımı iade edeceğimi" açık ve net bir biçimde beyan ettim.
Beni en çok rahatsız eden husus; ne para, ne pul de mesleki gelecek kaygısıdır. Kendi adıma; haysiyet cellatları tarafından, sürekli ve ısrarla SALAK yerine konulmaktan, esasında güven ve dürüstlük timsali olması gereken bir mesleğin, bu ülkede bazı haramzade soytarılar tarafından nasıl ırzına geçilerek Türk Milletinin kandırıldığına her gün şahit olmaktan fena halde rahatsızım...
Bundan böyle, şahit olduğumuz hadiselere karşı alacağım tavır , benim açımdan sadece bir HAYSıYET MÜCADELESı olacaktır.
Bu cümlenin ne anlama geldiğini, haysiyetli insanlar mutlaka anlamışlardır.
Sevgi ve Saygılarımla,
A.Mesut Tatlıpınar