Sevgili Benan,
Son zamanlarda, sahada karşılaştığım pek çok genç arkadaşımdan benzer şikayetler duymaya başladım. Emek sömürüsü ayrı şey dolandırıcılık ayrı şey. Yani, bu meselenin "Vahşi Kapitalizm'le" bir alakası yok... Yapılan muamele düpedüz çakallık. Bu çakallık, bazen doğrudan şirket sahiplerinden bazen de bu işe bakan elemanın becekriksizliğinden kaynaklı olabilir. Ama, her halükarda; bir kimseye sürekli iş yaptırıyorsanız, o işin karşılığını ve yapılan masrafları anşlaştığınız şekilde ( % 50- %60 her neyse) 30 ila 45 günlük makul bir süre içinde o kişiye ödemek zorundasınız. Esasında, böyle bir konuyu tartışmak bile abes. Bu kurala riayet etmeyen bu sektörde iş yapamaz!
Bugünkü şartlar altında; mevcut sistem, SPK ve BDDK mevzuatı çerçevesinde düzenlenecek raporlar için bizleri, lisanslı sermaye şirketleri aracılığı ile çalışmaya mecbur tutuyor. Ama, aynı sistem; lisanslı sermaye şirketlerine sınırsız bir özgürlük tanıyarak, " ister lisanslı, ister lisanssız kiminle istersen çalışabilirsin" diyor. Bu da sorgulanması gereken ayrı bir husus...
Geçtiğimiz yıllarda, yeterli sayıda lisanslı uzman olmaması nedeniyle bu durum belki mazur görülebilirdi. Artık, mazeret kalmamıştır. Sahada çalışabilecek yeterli sayıda lisanslı uzman vardır. şirketlerde "rapor kontrolörü" olarak istihdam edilen lisanslı uzmanları sahaya çıkardığınızda, hem maliyetler azalır hem de Türk Değerleme Sektörü " Kontrolörllük" gibi saçma sapan bir garabetten kurtulur.
SPK mevzuatı çerçevesinde, imtiyaz alarak değerleme işi yapmak isteyen lisanslı şirketler; şeffaf ve dürüst davranmayı da peşinen kabul etmişlerdir. Ticari sır arkasına sığınarak gizli kapaklı iş yapamazlar. Yani, SPK Lisanslı şirket yöneticileri "canları istediği gibi" keyfi davranamazlar. Attıkları her adımın hesabını, başta Devlet olmak üzere, çalışanlarına ve çözüm ortaklarına da vermek zorundadırlar. "Ben hesap vermem" diyen şirket, imtiyaz haklarından feragat ederek sistemden çıkar. Ya da çıkartılır.
Bırakınız lisanslı bir uzman olmayı; her hangi bir yurttaş olarak dahi, SPK mevzuatına tabi sermaye şirketlerinin faaliyetlerini izlemeye ve hesap sormaya tek tek hakkımız vardır. Yeni SPK kanunu bu hakkı yurttaşlara da vermiştir.
Benim teklifim; TDUB'da ki ETıK KURULU'na paralel olarak, burada da, meslek ahlakı hakkında görüş paylaşılan bir DEğERLEME ETıK PLATFORMU oluşturalım. Etik kurallarına aykırı işler yapan, dürüst davranmayan şirketleri ve eksperleri buradan teşhir edelim. Teşhir etmekle de kalmayalım, haklarında yasal ve idari kovuşturma için gerekli girişimlerde bulunalım.
Tabi, SPK ve BDDK mevzuatı çerçevesinde iş yapan gerçek kişiler de AÇIK, şEFFAF ve DÜRÜST olmak zorundadırlar. Bir şirket ya da şahıs hakkında menfi iddiada bulunacak olan herkes; adını, soyadını, e.posta adresini açıkca yazmalıdır. Takma isimlerle hak aranmaz! Adını açıklama cesareti olmayanlar MÜFTERı damgası yiyebilirler. Bizler de onları ciddiye almayız.
Saygılarımla,
A.Mesut Tatlıpınar