Dürüst olmak gerekirse; Türkiye’de mevcut taşınmaz değerleme sisteminin hala işliyor gözükmesi, sektörde kontrolör ya da denetmen olarak istihdam edilen arkadaşlarımız sayesindedir. Sistemin gizli yükü, onların omuzlarındadır.
Bu platformda en çok sesleri çıkanlar ise; – kimilerine göre vızıldayan- çözüm ortağı olarak çalışanlar… Bu da doğaldır. Hem sayıları fazla hem de haklarının gasp edildiğini düşünüyorlar…Kendim de; bu saçmasapan sistemden fena halde rahatsızım...
Oysa işin gerçeği şu: Bırakınız lisanslı olup olmamayı, yaptığı işin bilincinde olan, işin hakkını vererek ve bilerek yapan” bir” çözüm ortağına karşılık, şu an piyasada “eksper” kisvesiyle lisanslı şirketlerden iş alan en az “yirmi” tane şarlatan var…
Kanıksanmış ifadeyle; ıstanbul, ızmir, Adana, Bursa ya da Ankara’da lisanslı şirketlerin kapısından bile geçemeyecek pek çok kimse, daha küçük il ve ilçelerde sözleşmeli ya da sözleşmesiz eksper olarak çalışıyor. Elbette genelleme yapmıyorum. Rize gibi, Kırklareli gibi pek çok küçük il ve ilçede işini namusuyla yapan, çok sayıda lisanslı veya lisanssız çözüm ortağı meslektaşımız var… Ne yazık ki bunların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Azınlıktalar.
Sektörde yeni yeni peydahlanan “çözüm ortaklığı ağaları” tarafından 15-20 lira gibi yevmiye ile çalıştırılan, değerleme mesleğinin d’sinden habersiz bu “şarlatanların” gönderdiği saçma sapan raporlar; çoğu zaman, süre baskısı yüzünden iade edilememektedir. Geri gönderilemeyen bu raporlar; şirketlerde “ denetmen ya da kontrolör” olarak istihdam edilen bir avuç sessiz azınlık tarafından düzeltilerek hatta yeni baştan yazılarak bankalara gönderilmektedir.
şirketler açısından, işin en tehlikeli tarafı da burada başlıyor. Nitelikli uzmanları elbette tenzih ederek, hiçbir ahlaki değere ve kurala bağlı olmayan bu bilgisiz ve niteliksiz kimselerin hazırladıkları rapor müsveddeleriyle, şirketler her yıl milyarlarca lira risk altına giriyor.
Özellikle tarımsal ve ticari kredilere konu teminatlarda; hiçbir cezai sorumluluğu olmayan, rapora imza bile atmayan bu niteliksiz şahıslar tarafından yapılmış ekspertizler, pek çok şirketin canını yakacaktır. Metrekaresi 3 TL bile etmeyen 100 dekar çorak bir tarlaya 20-30 TL değer biçildiğinde; zaman stresi altında çalışan bir kontrolün, bunu masa başında fark etmesi ve düzeltmesi her zaman mümkün olmayabilir.
Bu arada; rapor kontrolörlüğü ya da denetmenlik Türkiye’ye özgü uydurma pozisyonlardır. Esasen, yapılan her değerlemede; her türlü hukuki, cezai ve mali sorumluluk ekspertizi bizzat yaparak rapor altına imza atan değerleme uzmanının olmalıdır. Modern dünyada usul aynen böyledir.
Maalesef Türkiye’de, bankalara fahiş ekspertiz ücreti ödeyen Türk vatandaşları; hala, ekspertizin SPK lisanslı uzmanlar tarafından yapıldığı hususunda kandırılmaktadır. Bu “nitelikli dolandırıcılığın” sorumluları ise; yeterli denetim yapmayan ve önlem almayan SPK ve BDDK’dır… Bu garabeti protesto etmek için, 3 eylül'de başlatılcak eyleme ben de destek vereceğim...
Vakit bulup bu platformdaki tartışmaları takip eden “denetmen” arkadaşlarımdan ricam görüşlerini bizlerle paylaşmasıdır. Keşke, operasyon sorumlusu hatta ücretli çalışan değerleme uzmanı arkadaşlarımız da bu fikir tartışmalarına katılıp sorunlarını ve düşüncelerini bizlerle paylaşsalar…
Bugün itibariyle mesleğimiz sahipsizdir. Maalesef, günü kurtarma derdinde olan şirket ortağı arkadaşlarımız da seslerini çıkaramıyorlar “kol kırılır yen içinde kalır” mantığı ile hareket ediyorlar…
Bu vesile ile; 30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun…:=)
A.Mesut Tatlıpınar
Gayrimenkul Değerleme Uzmanı