Değerli Arkadaşlar,
Türkiye'de lisanslı şirketlerin sayısı topu topu 120-130 adet kadardır. Pek çoğununun yöneticisini şahsen tanıyorum. Bu şirketlerin %95'inin de bu platformada bahsedilen dalaverelerle, fırıldaklarla uzaktan yakından alakası yoktur. ışinin aşının peşinde olan insanlardır. Yine, lisans almış pek çok şirket bizler gibi "düzüm ortağı" olarak çalışmaktadır. Özetle, değerleme mesleğini ve değerleme uzmanlarını kepaze duruma düşüren, kurulduğu günden beri TDUB Yönetimi'ne ipotek koyan tufeyli zihniyetli insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Hatta, o kişilerin bazıları kullanıldıklarının farkında bile değiller. hala, doğru bir iş yaptıklarını zannediyorlar.
Amacımız, sistemi kilitlemek, insanları ekmeğinden etmek asla değildir. Hem mevzuatı hem de sektörü, tam beş yıldır yakından takip edenlerden biri de benim. Gelinen noktada hiç bir lisanslı şirket sağlam kale değildir. Bila istisna bütün lisanslı şirketler adeta birer sırça köşktür. 11 şubat 2013 tarihi itibariyle SPK tarafından elektronik takip başlatılacaktır. Sistemi disipline etmek için SPK'yı da Bakanlık müfettişlerini de başka denetim mekanizmalarını da elbette harekete geçirebiliriz. Böyle bir talepde bulunmak bizlerin en tabii vatandaşlık hakkıdır. Devlet bizim için var. şu aşamada önemli olan, ortaya namuslu bir çözüm iradesi koyabilmektir. Gerçekten, hile hurda yapmadan, ahlak dışı yollara sapmadan, yasalara ve kurallara harfiyen riayet ederek, hiç kimsenin hakkını hukukunu çiğnemeden bu işi yapmak istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Buna karar verdiğimiz gün, sorunlarımızın %50'si kendiliğinden çözülür. Sırf bu platformada dile getirilmiş yüzlerce uygulanabilir fikir var. Hepimiz üniversite mezunuyuz. üstelik pek çoğumuzun engin iş tecrübesi var. Yaptığımız iş yüksek zeka ve analitik düşünmeyi gerektiren bir meslek. Bizlerin, bu basit sorunları aşmakta zorlanmamız zaten kendi içinde bir ironi değil midir? Sınavlarda, en karmaşık finans problemlerini çözüp, 35 yıl önce çevrilmiş bir dümeni 10 dakikalık dosya incelemesinde ortaya çıkarabiliyorsak kendi sorunlarımızı çözerken neden bu kadar zorlanıyoruz? Hiç düşündünüz mü? Gerçekten de beceriksiz miyiz, yoksa birileri kasten bu çözümlere engel mi oluyor?
Sektörde yaşanan bu rezillik ve kepazelik sadece çözüm ortaklarının sorunu da değildir. Değerleme sektörü ve TDUB iradesi üzerine kanserli bir ur gibi yapışan bu hastalıklı zihniyet; aynı zamanda, borç harç binbir meşakketle biriktirilen üç kuruş sermaye ile kurulmuş şirketlerin de başını belaya sokacaktır. Eğer sektörde bir deprem olursa, ki bu şartlar altında kaçınılmazdır. Bütün lisanslı şirketler bu enkazın altında kalacaktır. Karşı çıktığımız vicdansız zihniyet, yalnızca bizim gibi emeği ve alın teriyle sahada çalışarak hayatını kazanan insanları yok saymıyor. Yeni kurulmuş genç şirketlerin de geleceklerine göz dikerek onları da sistem dışına atmaya çalışıyor.
Sırf bir kaç şirkete hizmet eden asgari rapor ücretlerindeki bu akılsız ve aptalca ısrarın asıl amacı ve hedefi, bizim gibi saf " düzüm ortakları " değildir. 5832 sayılı yasa çıktığı günden beri, sektörde olup bitenleri çok yakından takip eden biri olarak adım gibi eminim ki; asıl hedef, düşük kar marjlarıyla pazara girmeye çalışan lisanslı genç değerleme şirketlerinin önünü kesmek ve onları sistem dışına atmaktır. Türk değerleme sektörü, daha emekleme aşamasında bir avuç aç gözlü, kifayetsiz muhteris, hastalıklı bir zihniyetin ne yazık ki kurbanı olmuştur. Sorunlarımızın kaynağı işte bu hastalıklı zihniyettir. Kendilerini vazgeçilmez zanneden bu zihniyet işbaşında oldukça, asgari rapor ücretleri de dahil hiç bir sorun çözülemeyecektir.
Aptal insanı bankacı yapıp trilyonlarca lirayı emanet etmezler. tanıdığım bütün bankacılar çok zeki insanlardır. Sektör içinde oynanan bu kirli oyunu bizlerden çok daha önce önce çözdüler. şimdi, lisanslı değerleme şirketleriyle istedikleri gibi oynuyorlar. Amiyane tabirle; bir banka yöneticisi için sektörün bu hali tam da şam'da kayısıdır. Bu hastalıklı zihniyetle hiç kimse bir yere varamaz. Bu oyuna gelmeyiniz. Yüreğinde biraz vicdan, hak ve adalet duygusu olan herkes, bu ahlaksız soygun düzenine ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan namussuzz sisteme karşı çıkmalıdır.
Bizler, hiç kimseyle güç savaşı yapmıyoruz. ıktidar peşinde de değiliz. ınsan yerine konulmak ve hak ettiğimiz saygıyı görmek istiyoruz.
Mevcut TDUB yönetimi ahlaki ve hukuki meşruiyetini kaybetmiştir. Bir avuç tufeyli tayfasının çıkarlarına gırtlağına kadar angaje olmuştur. şirketleri ve sektörde çalışan bütün insanları hızla uçuruma doğru sürüklemektedir.
Sevgi ve saygılarımla,
A.Mesut Tatlıpınar