Sevgili Creacer,
Bizler, sahada çalışan "ateş olsak cürmümüz kadar" yer yakabilcek değerleme uzmanlarıyız. Bildiklerimiz, gördüklerimiz ve şahit olduklarımızla sınırlı. Devlet-i Ali'nin kapalı kapıları arkasında hangi güç savaşları yaşanıyor bilmiyoruz. Ama, bizlere yansıyan saçmasaplıklardan, ortalığın pek de sütliman olmadığı çıkarsamasını rahatlıkla yapabiliriz.
SPK, sermaye piyasalarını denetleyen ve regüle eden bağımsız bir kamu kurumu. BDDK ise para piyasalarını denetleyen bir diğer bağımsız kamu kurumudur. Bu iki kurumda da Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi beyinler görev yapıyor. Hiç kimse, elini kolunu sallayarak bu kurumların kapısından geçemez. Bir dizi sıkı sınavdan geçemesi gerekir. Böyle de olması lazım.
Bizim yaptığımız iş ise; şeklen çok basit. Türkiye hudutları dahilinde bulunan her hangi taşınmazın ve o taşınmaza bağlı hak ve faydaların, belirli bir tarihteki makul, adil, acil her neyse değerini tespit etmek. Bunu tespiti yaparken, adil, tarafsız ve bağımsız olmak. En nihayetinde de; bu tespiti anlaşılabilir bir formatta rapor haline getirmek.
Sorun şu: Aslında, taşınmaz değerlemesi işi. Ne SPK'nın ne de BDDK'nın asli görevidir. Çünkü bu her iki güzide kuruluşunda yapması gereken hayati öneme haiz , çok önemli başka görev ve sorumlukları vardır. Bu iş, bir başka bağımsız kamu otoritesinin uhdesine verilmelidir. Bu, Çevre bakanlığı olabilir. Ekonomi Bakanlığı olabilir. Hazine müsteşarlığı olabilir. Ya da , yeni ihdas edilecek bir daire başkanlığı olabilir.
SPK bürokratlarının bahse konu taslak tebliği; mevcut sorunları çözmek, bazı gri alanlara açıklık getirmek için, iyiniyetle kaleme alınmış olduğundan en ufak kuşkumuz yok.
Ama daha tebliğin en başında; "Sermaye Piyasası kapsamına girmeyen değerleme çalışmaları bu tebliğin kapsamı dışındadır"
denilerek; yine, koskoca yeni bir gri alan yaratılmaktadır.
Türkiye'de de, modern dünyada da mevduat toplama ve kredi verme işi, adına banka ya da finans kurumu denilen imtiyazlı anonim şirketlerin tekelindedir. Halkın parasını bankalar toplar. Konut ve ticari krediler dahil bu paraları talep edenlere bankalar verir.
Konut finansmanı ; Sermaye Piyasası mevzuatı kapsamında Türk hukuk sistemine girmiştir. Lisanslı Değerleme şirketleri ve Lisanslı Değerleme Uzmanlığı yine Sermaye Piyasısı Mevzuatı çerçevesinde, SPK'nın öncülüğünde gündeme gelmiştir.
şimdi şu soruyu sormak istiyorum: Bu taslak tebliğ; 5582 sayılı konut finansmanı kapsamında yapılacak olan ( Ki bu kanun sermaye piyasası mevzuatıdır) değerleme hizmetleri için geçerli midir değil midir?
Bu soruya cevap vermeden; taslak tebliğ hakkında yapılacak bütün yorumlar havanda su dövmekten ibaret olacaktır.
Özetle; BDDK; "SPK tebliği beni bağlamaz. Ben, 5582 sayılı kanun kapsamında da, bankacılık kanunu kapsamında da vereceğim işletme kredilerinde kendi yönetmeliğimi uygularım" derse ne olacak?
Son olarak; modern ülkelerde olduğu gibi değerleme mesleliğinin disipline edilmesi ve kurallara bağlanması; bu alana kamu hizmeti değil değil de bir rant alanı olan bazı şirket yöneticilerini işine gelmediği de vakıadır. Değerleme , %100 insan gücüne dayanan bir iştir. ısterseniz 100 milyon dolar sermaye koyun. Son tahlilde işi kotaracak ve raporu yazacak olan sahadaki tek kişidir. ABD'de köleliğin kalkamsına en çok direnenler güneydeki toprak sahipleriydi. Bu yüzden Amerikan ıç savaşı çıktı. Çünkü, sınırsız ve ucuz iş gücü kısıtlaması şirket karlarına ciddi sekte vuracaktır. Bu nedenle; bugüne kadar, ne SPK'nın ne de BDDK'nın karar ve tebliğleri tam olarak uygulanmamıştır. Uygulansaydı, bu taslak tebliğe gerek bile kalmazdı.
Aşağıda yer alan duyuru Lidebir Sitesinden alınmıştır.
"BDDK Uygulamalarıyla ılgili Duyuru"
Sayın Üyeler;
" BDDK’nun, listesinde bulunan şirketlerden çözüm ortakları ile ilgili istediği evraklar ve 6 ayda bir yapılan bildirimler hakkında oluşan tereddütler hakkında BDDK ile şifahi görüşme yapılmış ve tereddütler kendilerine iletilmiştir.
Yapılan görüşmede paylaşılan hususlar aşağıdaki gibidir:
•Çözüm ortakları ile ilgili temin edilmesini istedikleri belgeler, çözüm ortağı uzmanın 4 yıllık üniversite mezunu olduğunu belgeleyen diploma örneği ve 3 yıllık tecrübeye haiz olduğunu tevsik eden belgelerdir (Yönetmeliğin 3/ı maddesi gereği). Bunun dışında herhangi bir belge ya da taahhütname istenmemektedir.
•Kuruma 6 ayda bir yapılan bildirimlerde ise, son bildirim formunda belirtilen formatta, ekspertiz değeri sınırlaması ya da limiti olmaksızın tüm raporlar, banka bazında konut ve ticari ayrımı yapılmak suretiyle sayı olarak belirtilecektir."
Bilginize sunar, iyi çalışmalar dileriz.
Lidebir Yönetim Kurulu
04.07.2011
Özetle; hangi rapora, kimin, hangi sıfatla imza attığı da kayıt altına alınsaydı; belki bugün , sahada şahit olduğumuz bu kepazelikler yaşanmayacaktı.