Gönderen Konu: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...  (Okunma sayısı 3276 defa)

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« : Aralık 21, 2013, 05:51:25 ÖS »
Değerli Arkadaşlar,

ıçinde birbiriyle bağlantılı neden sonuç ilişkisi olan birden fazla taraf ve sorun barındıran bu türden örgütsüz mücadeleler; şayet, üzerinde mutabakat sağlanmış  belli hedefler ve temel  konsensüs noktaları belirlemeden yapılırsa; kamuoyu aydınlatmanın ve kamuoyu oluşturmanın dışında pek bir işe yaramaz.

Karşımızda; tek bir taraf, tek bir  sorun ve tek bir neden yok! Boyutları ve dinamikleri çok farklı birden fazla sorun, taraf  ve dinamik bulunmaktadır.

- Tartıştığımız meselelerin küresel ekonomiye eklemlenmiş uluslararası bir boyutu vardır: Hizmet verdiğimiz finans kuruluşlarının pek çoğu çokuluslu sermaye denetimindeki finans kuruluşlarıdır. Haklı taleplerimizi bu kuruluşlara kabul ettirmek zordur ama imkansız değildir.

Bu bağlamda; lisanslı değerleme şirketlerine,   bankaların “ ihale açma ve şartname belirleme” yetkileri ellerinden alınmadan “ değerleme imtiyazı” verilmesi, lisanslı  şirketler adına bir kazanım değil düpedüz kirli bir tezgah olarak okunmalıdır. Bu kirli tezgahı kırmak için, değerleme şirketi ortağı meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmalıyız.

 Oysa, 2011 yılında  değerleme şirketleri, hep birlikte bu kirli tezgaha karşı çıkmaları  gerekirken, balıklama üstüne atlamışlardır. Bu stratejik hatanın bedeli olarak; Türkiye’de teminat karşılığı verilen  yüz milyarlarca  tutarındaki kredinin hukuki ve mali riski  50-60 tane gariban değerleme şirketinin ve onların sorumlu değerleme uzmanlarının sırtına bindirilmiştir. Bu tablo, çok açık ve kirli bir tezgahtır! 

Ben, bu manzarayı;  Özal döneminde zirveye ulaşan hayali ihracat furyasında mantar gibi çoğalan imtiyazlı dış ticaret şirketlerine benzetiyorum. Sözde, bu şirketler de HDTM ( Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı) tarafından denetleniyordu….Ama, büyük işadamlarının ve  şirketlerinin ne kadar kanun dışı, hukuksuz ve ahlaksız işleri varsa, o şaibeli işlerde,   bu şirketler paravan olarak kullanılıyor, o koca koca şirketler, sebep oldukları onca kirli ilişkilere ve  işlere rağmen; kanun karşısında sütten çıkmış ak kaşık gibi masum görünüyorlardı.

Sonradan ortaya çıktı ki; bu paravan şirketlerden pek çoğu, bünyelerinde çalışan çaycı, odacı, şoför, müstahdem gibi zavallıların üzerine kurdurulmuş, hazineden ödenen trilyonlarca lira teşvik ödemesi ise buhar olmuştu.

Bugün de, ne SPK’nın  ne de BDDK’nın elinde; hangi şirketlerin kiralık lisanslarla kurulmuş olduğu veya bu şirketlerin gerçek sahiplerinin kimler olduğu bilgisi bulunmamaktadır.  Çıkacak ilk ekonomik krizde; tıpkı ABD’de ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi,  teminatlarda bir sorun çıktığında, kabak ne bankaların  ne de kamu kurumlarının başında patlayacaktır. Herkes dönüp, bu kredilere rapor düzenleyen değerleme şirketlerine bakacaktır.   


- Bir diğer husus; teminata yönelik taşınmaz değerlemesi adına alınacak her karar, doğrudan ulusal boyutta, makro ekonomik dengelere yönelik sorunlar doğurabilir. Bu nedenle, meselenin siyasi bir boyutu ile de karşı karşıya bulunmaktayız. Değerleme uzmanının kalitesi, özlük hakları, görev tanımı ve yetkileri siyasi iradenin görev alanı içine girer. Siyasetin finansmanının kara parayla sağlandığı bir ülkede; güç odakları ve sermaye,  siyasi kararların alınmasına etkili olur. Makro ekonomik dengeler açısından dört başı mamur bir değerleme sektörü; bu güç odakları ve sermaye tarafından "baş ağrıtan bir ayak bağı" olarak görülebilir. Açıklık ve şeffaflık, ciddi bir sorun olarak nitelenebilir. Bu yüzden  de sürekli “MIş GıBı” yapılarak  düzenlemelerin sulandırılması birilerinin işine gelmektedir.

- Meselenin bir başka boyutu ve tarafı ise kamu idaresidir. Bu alanda doğrudan müdahil olan ve düzenlemeler yapan iki büyük kamu kurumu vardır. Biri SPK diğeri ise BDDK dır. Bu alana dolaylı olarak dahli bulunan bir üçüncü kurum ise TKGM'dür. Bu üç kamu kurumu da siyasi iradenin emrindedir. Pozisyonlarını, siyasi iradenin tercihlerine göre alırlar. Düzenlemelerini ve denetimlerini ise konjonktüre ve siyasi rüzgarlara göre yaparlar. Rüzgar sert eserse denetimler ve cezalar artar. Siyasi irade zımmen "göz yumun" derse onlar da  usulsüzlüklere ve düzenbazlıklara " göz yumarlar."

Kamu yöneticileri; muhtemel risklere karşı kendilerini mevzuatla güvence altına alırlar. Bu yüzden, esasında “basit bir iş olan” değerleme sektöründe, uyulması gereken yüzlerce sayfa mevzuatın asıl amacı; vatandaşa hizmetten çok, kamu yönetiminin bir savunma mekanizmasıdır. Sorun çıktığı zaman; “biz tedbirimizi aldık, kuralları koyduk, elimizde kapı gibi taahhütnameler var. Ama bu şirket sahipleri şeytana uyup kuralları ihlal etmiş” diyeceklerdir.  Eğer, zihniyet bu olmasa idi; bu işi yapacak olan 2,000 -2,500 tane cevval vatan evladı seçilir, sınavlara tabi tutulur, gerekirse yoğun meslek içi kurslara alınır, tek tip şartname, tek tip rapor formatı ile bu işler tıkır tıkır yürütülürdü…

-Bizim açımızdan sorunun bir diğer tarafı da; kendilerine imtiyaz verilmiş lisanslı değerleme şirketleridir. Bu şirketlerin pek çoğu, hiç bir ön pazar araştırması  ve hesap kitap yapmadan "BAşKALARININ SIRTINDAN KOLAY PARA KAZANMA" amacıyla kurulmuş, bilgi birikimleri, insan kaynakları ve sermayeleri yetersiz  pek çoğu da “naylon” olan kurumlardır.

Hiç kuşkusuz, bu şirketlerin çoğu, kurulan tezgahın farkındadır. Onlar da, bu pisliği MESLEKı SORUMLULUK SıGORTASI tezgahıyla üzerlerinden atmaya çalışmaktadırlar. Ama, sigorta şirketleri de salak değildir. Bakkalın çırağını değerlemeye gönderip, arkasından da sigortacının kapısını çalanlara, sigorta şirketleri  sadece müstehcen bir el hareketi yaparlar.  Özel yasa gereği; mesleki sorumluluk sigortası, işi bizzat yapan meslek mensupları için geçerlidir.

Vatandaşlara yutturulan, Türk değerleme sisteminin kirli  bir tezgah olduğunu anlamak için; sahada işi bizzat yapan meslek mensuplarına mesleki sorumluluk sigortası yaptırma şartı konulmadığı halde, sermaye şirketlerine bunun zorunlu tutulmasının arkasında yatan mantığa bakmak yeterlidir.

Bu nedenle; değerleme mesleğinin YOZLAşMASINDA en önemli amillerinden  birisi de; başkalarının sırtından kolay para kazanmak amacıyla kurulmuş  lisanslı değerleme şirketleridir. Bu şirketler; Anayasal bir meslek örgütü olan TDUB yönetimini ahlak dışı yöntemlerle ele geçirmişler ve işlevsiz hale getirmişlerdir. ( Bknz:  alt konu başlığı TDUB SEÇıMLERı) TDUB tüzel kişiliğini paravan olarak kullanarak, bu kirli tezgahın sürdürülmesi için hala çaba sarf etmektedirler. Kanunların, gerçek kişi meslek mensuplarına tanıdığı bir hak olan ASAGARı ÜCRET TARıFESıNı bile,  sanki bu şirketler için verilmiş bir hakmış gibi, bankalarla yapılan sözleşmelerde baz olarak almaktadırlar. Fiilen bu mesleği icra etmek isteyen gerek kişi değerleme uzmanlarına da, sus payı olarak %50 ödemektedirler. Eğer, sorunu bu şekilde okumazsanız; bu namussuz ve ahlaksız soygun düzeni bir müddet daha devam eder. Ama, er ya da geç patlar…

Meşhur sözdür; SıSTEMDEN BESLENENLER, SıSTEMı DEğışTıREMEZLER!

Sonuç olarak; mesele 50 ya da 100 lira meselesi değildir.  Türkiye’de , TAşINMAZ DEğERLEMESı adına kirli bir tezgah kurulmuştur. Bütün bu oyunların ve tezgahların farkına varalım.  Biz, sahada çalışan değerleme uzmanları ZURNANIN SON DELığıYıZ. Hiç kimsenin umurunda değiliz. Medet ummayı düşündüğümüz herkes, kendi avantasının ve kendi koltuğunun derdindedir. Hiç kimseden himmet bekleyecek durumda da değiliz.  Konfüçyus’un asırlar öncesi söylediği gib;  KARANLIKTAN şıKAYET EDENLERıN KALKIP BıR MUM YAKMASI gerekir.

Bunun için yapılması gereken ilk eylem; TDUB üzerindeki HAKSIZ  ışGALı KIRMAKTIR. şirket yöneticileri istedikleri kadar iyi niyetli olsunlar,  bu ahlaksız sisteme göbeklerinden bağlıdırlar ve DıYET BORÇLARI vardır. Üstelik, gırtlarına kadar riske ve hukuksuzluğa batmışlardır. Bırakınız, sahada çalışan bizlerin haklarını savunmayı kendi haklarını bile savunmaktan aciz konuma düşmüşlerdir.

Ben de sizlere katılıyorum. SAFLARI SIKLAşTIRALIM!


SADÝ

  • STANDART
  • **
  • İleti: 48
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #1 : Aralık 21, 2013, 09:46:53 ÖS »
    Mesut Bey;
                   Yazdıklarınız süreye bağlı olarak ve tamamen teorik anlamda; SPK Lisanslı Gayrimenkul Uzmanlarının sorunlarına merhem olacak ve külli mevzuat dayanakları ile birlikte yaptığınız teşhis ve tespitlerinizdir.Bu yüzden kaleminize sağlık diyorum.Ancak,affınıza sığınarak söylüyorum bizim şu anda en büyük beklentimiz hemen hemen "mail"lerimin hepsinde ısrarla vurguladığım ve bahsettiğim üzere TDUB ile TKGM arasında yapılan protokol ve buna münhasıran TKGM'nin taşra teşkilatına göndermiş olduğu talimattır.(TDUB'nin ınternet sayfasında mevcut olan)
                   Yukarıda da zikrettiğim üzere;Tapu Müdürlüklerinin işbu protokol ve buna münhasıran TKGM tarafından taşra teşkilatıne göndermiş olduğu talimatın,taşra teşkilatı tarafından harfiyen uygulanmasıdır.Ki uygulandığı takdirde inanız ki;bu konudaki lehimize olan normlar tesiis edilenceye  kadar bu konuyu mütemadiyyen gündemde tutmamızın yüzde yüz faydası olacağına inanıyorum.Hatta,bu konuda ısrarcı olduğumuz takdirde şirketlerin taşrada SPK lisanslı Değerleme Uzmanlarını tam zamanlı veya parça başı(Çözüm Ortaklığı) için kendilerinin zaruru olarak teklif getireceğine inanıyorum.Bu yüzden TKGM'nin talimatının taşra teşkilatı tarafından yanlış,eksik olarak uygulandığını ve taşra teşkilatının bu konuda daha dikkatli davranılması konusunda yazılı olarak uyarılması için gerekli girişimleri yapmamız gerektiği kanaatındayım. 

A.Mesut TATLIPINAR

  • A.MESUT TATLIPINAR
  • GOLD ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 339
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #2 : Aralık 22, 2013, 12:24:20 ÖÖ »
Sadi Bey,

 Teşekkür ederim.

Bahsettiğiniz konuda hem protokol hükümleri, hem şifre sahiplerinden alınan taahhütname maddeleri, hem de TKGM 08.10.2013 tarihli  genelgesi gayet açık. şifre paylaşılamaz! şifre ile giriş yapan kimse, proje incelemesini de o kişi yapmak zorundadır!

Bunların hiç biri tam olarak uygulanmıyor.  Bugün itibariyle; eline TAKBıS  çıktısı alan herkes, ana kütük numarasını görevli memurdan öğrenip proje incelemesi yapabiliyor.

1) Tapu Müdürlükleri; genelgeyi uygulamıyorlar. Kimlik kontrolü yapmıyorlar.

2) şirket görevlilerinden alınan taahhütnamede yer alan bazı  maddeler ( pratikte uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle)  yaygın bir şekilde ihlal ediliyor.

3) Mevcut uygulamada; TKGM  bir kaç saniye içinde, hangi şirket yetkilisinin aynı gün içinde kaç adet TAKBıS çıktısı aldığını tespit etmesi mümkündür.

4) Bir değerleme uzmanı aynı gün içinde 3 adetten fazla TAKBıS  çıktısı alıyorsa; bunun anlamı,  protokolün, genelgenin ve taahhütnamenin suistimal edildiği anlamına gelir. Bunun da müeyyidesi, şifrenin iptalidir.
  
5) Taşınmaz değerlemesinin temeli; güven, dürüstlük ve bilgidir.  Bu sektörde; hakim zihniyet şARK KURNAZLIğIDIR.  Yasaları, yönetmelikleri, sözleşmeleri ve kuralları ihlal etmek UYANIKLIK olarak görülüyor. Dürüstlük kuralı, sistematik olarak ihlal edilmektedir.

6) TKGM bizi muhatap almıyor. Bu kurumun muhatabı TDUB yönetimidir.

7) TDUB yönetimine hepimiz soralım:  Ey TDUB yönetimi, 1 kişi,  aynı gün içinde 100 ADET  Takbis çıktısı aldığı takdirde; Protokolü ve taahhüdünü  ihlal ediyor mu etmiyor mu?

« Son Düzenleme: Aralık 22, 2013, 12:26:29 ÖÖ Gönderen: A.Mesut TATLIPINAR »

maras46

  • YENİ ÜYE
  • GOLD ÜYE
  • *
  • İleti: 212
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #3 : Aralık 22, 2013, 02:46:39 ÖÖ »
Mesut Bey,

Nerelerde hatanın neden yapıldığını, hangi yönetmelik veya genelgenin, ilgili kanunun neresi ile çeliştiğini çok iyi analiz edebiliyoruz. Açılacak olan bir dava süreci sonunda, eğer kazanılır ise, geriye dönük  son 5 yılda hazırlanan 3 milyon değerleme raporu tehlikeye girebilir. Bu bilgiyi görüştüğüm hukukçu arkadaşlardan aldım.  ış bu kadar vahim iken, tebliğ taslağının kesinleşmesine kadar sabırla bekleyeceğim. Eğer sahada çalışan lisanslı uzmanlara hak ettiği ortam sağlanır ise, teşekkür de ederim, takdir de. Yok bugünkü gibi uzmanlar; çola-çocuğa ezdirilirse, bizler de haklarımızı ararız. Belki de tahminlerin çok üzerinde maddi/manevi tazminatlar bile söz konusu olabilir.

Avukatlar başka bir şehirdeki davaya giremeyecek olduğu zaman, o şehirden bir avukata yetki verip, davanın devamını sağlayabiliyor. Hukukta yeri var. Avukat işini, başka avukata devredebilir. Lisanslı uzman da işini, başka bir lisanslı uzmana devredebilir. Ama uzman işini, uzman olmayana devredemez. Uzman yardımcısına da devredemez. Uzman yardımcısı, adı üstünde uzmana yardım edendir. Uzmanın yerini alan kişi değildir.

Bu ülkede günlük 2000-2500 rapor talebi oluşuyor. Bir uzman günde 2-3 raporu rahatlıkla hazırlayabilir. 2500 lisanlı uzmanın 1.000’nin sahaya kanalize olacağı formülleri defalarca anlattık. Ama nafile.

Amaç: düzgün, güvenilir, ciddi değerleme raporu hazırlanması ise, formülleri ortada. Ama amaç; şirket denetmenlerini, canı çıkana kadar çalıştırılarak elde edilen karların bir kısmını kiralanan lisanslı uzman diplomalarına ödemek ve diğer kısmı ile de sık sık lüks araba değiştirmekte kullanmak ise bir sözüm yok.

şu an öyle garip şeyler yaşanıyor ki anlatamam. Çözüm ortağını anladım. Çözüm ortağının yanında çalışan elemanı da anladım DA, bu elemanın, küçük ilçelere gitmemek için, fotografçı çıraklarına rapor başı ücret ödeme metodunu bir türlü anlayamıyorum. Bu raporu hangi marka sabunla sabunluyorlar, çok merak ediyorum. Hangi denetmen buna onay veriyor. HERşEY PARA MI? Nerede 2499, 6362 sayılı kanun hükümleri. Nerede SPK tebliğleri? Nerede Resmi Gazetede çıkan kararlar? Bunlar çiğnenmek için yazılmadı herhalde.
« Son Düzenleme: Aralık 22, 2013, 02:49:02 ÖÖ Gönderen: maras46 »

ankaraa

  • Ziyaretçi
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #4 : Aralık 23, 2013, 11:34:53 ÖÖ »
Sahada çalışan lisanslı değerleme uzmanı arkadaşlarıma bir teklifim olacak, uğradığınız haksızlığı yazacağınız bir dilekçe ile TBMM'ye e-dilekçe portalına kaydedin.
Buradan duyurun biz de portal üzerinden imzalayalım.
Yada, bundan önce hazırlanacak metni burada yayımlayın ki üzerinde müzakere edelim. (herkes dilekçeye girmesini istediği bir veya birden çok paragrafı bu sayfaya yazsın ltf.)
Çoğunluğun mutabık kalacağı metne nihai şeklini burada verelim. Son olarak dilekçeyi toplu dilekçe seçeneğiyle, dilekçe komisyonuna gönderip bireysel olarak ayrı ayrı imzalayalım.
Selamlar.
« Son Düzenleme: Aralık 23, 2013, 11:46:25 ÖÖ Gönderen: ankaraa »

ÇÇR

  • STANDART
  • **
  • İleti: 31
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #5 : Aralık 23, 2013, 01:07:37 ÖS »
     Değerli Arkadaşlar,

     TDUB'un 2014  yılı değerleme üçretlerine dair sorun ve önerileri belirlemek için toplantılar yapıp tesbit edilen eksikleri 2014 ücretlerine yansıtılması için SPK gönderdiğini ,mail'lere  gönderdiği bilgide belirtmiştir.Bunların hepsi doğru oranlar tartışılabilir.Çözüm ortağı olarak çalışan Lisanslı değerleme uzmanları ile lisanssızları bir tutması adaba ahlaka sığaçak bir durum değildir.2014 fiyat listesindeki 7. madde olayı tamamen taşören  zihniyetidir. şirketler,TDUB,SPK ve BDDK lisanssız çözüm ortaklarından yanadır.Mevzuatıda o yöne doğru kaydırmaya  çalışıyorlar.
     20-25 yaşlarındaki lise mezunlarına hazırlatılan raporlara karşı bir şekilde vatandaşlarca açılaçak bir kaç kazanılan dava neticesinde çoırap söküğü  gibi peşinden geleçek  ve mahkeme kararı yeniden değerleme istemi şeklinde olursa ,binlerce değerleme raporunun üçretini kim ödeyeçek.Büyük ihtimalle vatandaşa ödetirler. şeytanın avukatlığı oldu ama , inşallah böyle bir şey olmaz.
« Son Düzenleme: Aralık 23, 2013, 01:09:26 ÖS Gönderen: ÇÇR »

onur85

  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 208
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #6 : Aralık 23, 2013, 02:23:57 ÖS »
2014 tarifesi hükümleri ve SPK/BDDK mevzuatına göre,

- Lisans almış uzmanların bağımsız faaliyetine engel olunup taşeronluğa mahkum edilmesi, beraberinde adı geçen yüzde 50 payın neye göre ve hangi kriterlere göre belirlendiğinin açıklanmaması, formüle edilmemesi,

- Asgari ücret tarifesi TDUB BıRLıK ÜYELERı için düzenlendiği halde, asli gerçek kişi birlik üyelerinin anılan tarifeye göre fatura kesememeleri,

- Lisans sınavlarının, lisanssız 2. Hattâ 3. Kişilerin faaliyeti dolayısıla sembolik ve işlevsiz kalması,

- Kredi için ekspertiz hizmeti alan vatandaşların kendilerinden alınan uçuk değerleme ücretleri ve yetkisiz kişilerce yapılan değerlemelerin şirket kılıfına gizlenmesi nedeniyle dolandırılması,

- TAKBıS protokol hükümlerin ihlal edilmesi ve TDUB'nin buna önlem almaması,

- Değerleme ücretlerinin elektrik, telefon faturası gibi görülüp mesnetsiz şekilde, irdelenmeksizin ancak yüzde 8 artırılabilmesi,

- TKGM'ye verilen naylon yetki listelerinin kamu platformunda alenen ilan edilmemesi, bunun yerine TDUB sitesindeki veri tabanı üzerinden TC Kimlik no ile kapalı sorgu yapılabilmesi,

...hususları alenen hukuka aykırı olup suç niteliği taşımaktadır. Tebliğ taslağınında ilaç olmayacağı malum. Vakit kaybetmeden ve oyalanmadan yargı yoluna gidilmesinin uygun olduğu kanısındayım.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Aralık 24, 2013, 11:42:08 ÖÖ Gönderen: onur85 »

SADÝ

  • STANDART
  • **
  • İleti: 48
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #7 : Aralık 24, 2013, 11:33:56 ÖÖ »
                 Sayın ; ankaraa

            Sizin söylediklerinizin yanında; Kamu Denetçiliği Kurumu(Ombutsman)'na dava konusu olmadan önce  başvurabileceğimiz gibi SPK ve BDDK'nın bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Sn.Mehmet Ali BABACAN'a da ( ali.babacan@tbmm.gov.tr) konu ve mağduriyetimizle ilgili münferit  veya toplu olarak mesaj/mail gönderilebilir.

ankaraa

  • Ziyaretçi
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #8 : Aralık 24, 2013, 12:12:51 ÖS »
Sayın SADı,
Yapılabilecek o kadar çok şey var ki, ancak bunları düşünmek yetmiyor.
Bu sebeple mesleki düzenlemeler de haksızlık yapıldığını düşünen tüm arkadaşları bu işe kafa yormak, fikir olarak kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan tüm bu görüşlerini birbiriyle paylaşmak üzere toplanmaya davet ediyorum. Alacağımız karar/kararlar doğrultusunda kimseye (TDUB yöneticilerine de) haksızlık yapmamak esasına dayanan bir yol haritası ve metinde uzlaşabileceğimizi düşünüyorum. Bu ikinci aşama tabi. Belki de kendi aramızda da uzlaşamayız. Ancak şu konuda herkesin hemfikir olacağına eminim ki, eğer bir araya gelirsek, zulmetmeden hakkımızı ararsak ve yararımıza olanı istemeden evvel mevcut zararları def etmek düsturuna dayanırsak, anî bir düzelme söz konusu olmasa da, mesleğimizde başkalarının değil bu meslek mensuplarının lehine olacak iyileştirmeler yapılması noktasında, kalemiyle kahramanlık boyutunda işler yapan arkadaşlarımızın -bk. Mesut Beyin bazı yazıları-  çabalarının boşa çıkarılması yönündeki haksız fiilleri engelleyebiliriz.

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.

M. Akif ERSOY
« Son Düzenleme: Aralık 24, 2013, 01:44:51 ÖS Gönderen: ankaraa »

onur85

  • GOLD ÜYE
  • ***
  • İleti: 208
Ynt: SAFLARI SIKLAşTIRALIM...
« Yanıtla #9 : Aralık 26, 2013, 08:00:13 ÖS »
Saflar sıklaşıyor gündemimizde şu aralar... ;)