Bugün “ Eleman Arayanlar” bölümünde yayınlanan ilan metni aynen şöyle:
“Tüm Türkiye'de çözüm ortağı / sözleşmeli değerleme uzmanı aranmaktadır.
•Harita Mühendisliği, şehir ve Bölge Planlama, ınşaat Mühendisliği, Mimarlık, ve Yapı Teknik Öğretmenliği bölümlerinden mezun ( Meslek grubu dışındakiler değerlendirmeye alınmayacaktır. )
•Gayrimenkul değerleme konusunda minimum 6 ay tecrübeli ( Gayrimenkul değerleme sektörüne yeni girmek isteyen adaylar için ıstanbul'da eğitim imkanı sağlanarak sonrasında söz konusu ilde iş yönlendirmesi yapılabilir. )”
Mealen, Mahmut amcam diyor ki; ben, UDES, meslek ahlakı, SPK tebliği, BDDK yönetmeliği, banka şartnamesi, kanun, tüzük, hak, hukuk falan tanımam. Bana, müşterilerin gözünü boyayabileceğim fiyakalı diplomalar, emeklerini, isimlerini ve imzalarını hoyratça kullanabileceğim ucuz adamlar lazım. Hele bir de, 6 ay iş tecrübesi varsa ve fotoğraf makinesi kullanabiliyorsa tadından yenmez.
Bu ilan, 2003 yılında verilmiş olsaydı; üzerinde konuşmaya bile gerek duymadan geçip giderdik. Ama, 2013 yılındayız. 10 yıl geriye gitmeye de gerek yok. Son 5 yılda, başta bu site olmak üzere Kariyer.net, Yenibiris.com gibi sitelere verilen eleman ilanlarının sayısı herhalde yüzbinleri bulmuştur.
Bu sektörde hala, yetiştirilmek üzere “eleman ihtiyacı” duyuluyorsa işin içinde ciddi bir çapanoğlu var demektir.
Bu ilanlara dışarıdan bakan biri zanneder ki; her yıl Türkiye’de milyonlarca değerleme talebi var. Adam yetiştiremiyorlar. ışin gerçeği; elbette bunun böyle olmadığıdır. Bugün itibariyle; piyasada sürekli iş yapan topu topu 60-70 tane lisanslı şirket var. Son beş yılda, yıllık ortalama iş hacmi 500-600 bin arası. Vasat tempoda çalışan bir değerleme uzmanının bir yılda üretebileceği rapor sayısı ise 500-550 arasındadır. Yani, sahada çalışmayı göze alan 1,000 değerleme uzmanı ile pekala Türkiye’de ki bütün değerleme taleplerine cevap vermek mümkündür.
Yine; bugün itibariyle 2,500 lisanslı değerleme uzmanından 500 ‘ü şirket kurup patron oldu diyelim. Bunların da “ Patron adam sahada çalışmaz” mantığı ile masa başında oturduklarını var sayalım. Geriye 2,000’i lisanlı, bu rakamın da en az 3-4 katı kadar, henüz lisans almamış ama işi iyi bilen tecrübeli değerleme uzmanı / eksper var… Yani, hadi deseniz, Türkiye sathında eli yüzü düzgün rapor yazabilecek en az 10,000 kişi bulmak mümkündür.
Soru şu: Peki, bugüne kadar yetiştirilen insanlar nerede?
ışte cevabı:
1) Lisanslı şirketlerin pek çoğu; işi “ ekspertiz simsarlığına” döktükleri için lisanslı ya da tecrübeli değerleme uzmanı istihdam etmiyorlar. ( Bu tespitime itiraz edenler sürekli bilgilendirme formlarını inceleyebilirler)
2) Tecrübeli ya da lisanslı çözüm ortaklarına, rapor başına %50 ödemek yerine; “raportör” kullanarak 25-30 liraya masa başında düzmece rapor düzenlettirip kalan parayı cebe atma hevesindeler.
3) Nadiren de olsa; kadrolarında çalıştırdıkları, tecrübeli ya yüksek maaşlı değerleme uzmanlarının en fazla 1 ya da 2 tanesi sürekli istihdam edilmektedir. Diğer çalışanlarla süreli iş akdi yapılarak, kıdemli hale gelen işten çıkartılıp yerine asgari ücretle çalışmaya razı yeni mezun gençler alınmaktadır. Bu döngü o kadar hızlıdır ki, sektörde kalma süresi ortalama 2-3 ay kadardır. Bu, taşeron mantığı yıllardır kanıksanmış bir “cost reduce” yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Medeni ülkelerde; her şeyden evvel güven, tecrübe, dürüstlük, bilgelik ve erdem üzerine inşa edilmiş bir meslek olan taşınmaz değerlemesi, Türkiye’de; düzenbazların, üç kağıtcıların, sahtekarların, fetbazların ve emek tacirlerinin cirit attığı bir alan haline getirilmiştir. Bunun da müsebbibi; başta TDUB olmak üzere denetim görevlerini yerine getirmeyen SPK ve BDDK’dır.
Bu harami düzen elbette böyle yürümez. Ama, bugün itibariyle , pek çok lisanslı değerleme şirketi yöneticisi böylesine fütursuzca eleman ilanı vermekte bir beis görmemektedirler.