Sevgili Arkadaşım Halil,
Hak mücadelesini , sağlam bir fikri zemine oturtmadan, hedef belirleyip strateji geliştirmeden , sokağa çıktığınızda sizi hamamböceği gibi ezerler. Bu haksık ve namussuz sistemden şikayetçi olan topu topu 70-80 kişiyiz. şirketlerde ücretli çalışanlar seslerini çıkartmıyorlar. Dün sahada olup bugün 3-5 kuruş para denkleştirerek şirket ortağı olan arkadaşalar saflarını belirlemek için bu hak mücadelesinin sonucunu bekliyorlar.
Taksim, Kızılay ya da Konak meydanında toplanmaya kalksak 13 kişi ya gelir ya gelmez. Sosyolojiik manada "adi kalabalık" bile olamayız. 3 gün işi bıraksak 4. gün aynı işi yine biz yapacağız. ınsanlar, ev almaktan vaz mı geçeçekler? Bu aşamada; değil sokağa, gerilla olup dağa çıksak bile nafile.
Yıllardır, yazıp çiziyoruz. Bizler, daha niye feveran ettiğimizi kendi meslektaşlarımıza bile anlatamadık. 3 günde Türk kamuoyuna mı anlatacağız? Vatandaşın tepkisi eminim ki: " arpaları az gelmiş, aldıkları rüşvet yetmiyor" olacaktır. Bugün itibariyle yaptığımız iş; vatandaşın gözünde "pezevenlikten" daha değersiz. Nedenlerini herkes biliyor.
Ulrike Meinof'un meşhur sözüdür. "Köleler, özgür olmak isteyenlerden nefret ederler." Değerleme camiasında, çatlak ses, vızıltı, oyun bozan damgası yiyerek en çok nefret edilen insanlar bizleriz. Biat etmiyoruz. Önümüze konan haksız ve hukuksuz her karara koyun gibi boyun bükmüyoruz. Kimilerine göre asiyiz, dik başlıyız. Çünkü, her entelektüel gibi sorguluyoruz, gerektiğinde hesap soruyoruz. Üstelik bunu takma isimlerle değil, gerçek kimliğimizle yapıyoruz. Dünyanın en tehlikeli suçu olan düşünce suçunu işliyoruz. Çünkü bizler insanız ve düşünüyoruz.
Ben 56 yaşındayım, "dört yanımızın puşt zulası" olduğunu herkesen hatta sizden bile daha çok farkındayım. Bu fikri mücadeleyi kendimiz için de yapmıyoruz. Bana her gün, haksızlığa uğrayan genç insanlardan onlarca e.posta geliyor. Sahada, 3 kuruş paraya, hiç bir gelecek ve sosyal güvencesi olmadan günde 15-16 saat köpek gibi çalıştırılan gençlerin şikayetlerini dinliyorum. Günde 2 rapor yazsam da olur yazmasam da olur. Cebime girecek 30-40 lira benim hayat standartımı zerre kadar değiştirmez. ıtiraf edeyim, bu sektörde aktif olarak çalışan en tuzu kuru insan belki de benim.
Bu, "ucuz kaharamalığın (!)" nedeni para mücadelesi değil. Haysiyet ve onur mücadelesidir. Hukuk mücadelesidir. Bunun da meşru zemini fikir platformlarıdır. Sesimizi yükseltiyorsak; kimseden ulufe, cülus, bahşiş, lütuf beklediğimizden değil. Bu ilkeler ve değerler uğruna yapılan bir mücadeledir. Ortada çok ciddi bir haksızlık ve hukuksuzluk var.
Bu fikri mücadeleyi küçümsemek, mücaledeyi sulandırmak anlamına gelir. Kusura bakmayın ama ters köşeden provakasyondur.
Biz, sesimizi yükselten arkadaşalar "şimdilik" bu kadarını becerebiliyoruz. Buyrun, sokakları da siz örgütleyin. Katılmayan namerttir!
A.Mesut Tatlıpınar