http://www.tdub.org.tr/images/pdf/makale_ttk_degerleme.pdf

[creacer]

http://www.tdub.org.tr/images/pdf/makale_ttk_degerleme.pdf
"Tek Kişilik Anonim şirket Kurulabilmesi
TTK’nin  338'inci  maddesi  uyarınca,  özel  kanunlara  tabi  anonim  şirketlerin  özel
hükümleri  saklı  kalmak  suretiyle  anonim  şirketlerin  kuruluşu  için  en  az  bir  kişinin  pay
sahipliği  yeterli  görülmektedir.  Bunun gerekçesi  olarak  ise  artık  pay  sahibi  değil
organizasyonun  önem  taşıdığı,   en  az  beş  ortak  zorunluluğunun  gerçekte  pay  sahibi  olmayan
"saman  adamların"  ortaya  çıkmasına  yol  açtığı  hususlar üzerinde  durulmaktadır.  (Türk,
2010).  Bu kapsamda, zaman içinde SPK’ya  yapılacak listeye alınma başvurularında sadece iki
sorumlu  değerleme  uzmanından  müteşekkil  bir  ortaklık  yapısına  sahip  anonim  şirketlerle
karşılanmasıyla  mümkün  hale  gelebilecektir.  Bu  nedenle,  kurumsallığın  sağlanması  ve
değerleme  faaliyetinin  profesyonel  olarak  gerçekleştirilebilmesini  teminen  ortaklık  yapısı  ve
yönetim kuruluna ilişkin esasların Tebliğ’de yeni  baştan düzenlenmesi gerekebilecektir."
1 Temmuzda yürürlüğe girecek Türk Ticaret Kanunu Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisansının Kiraya verilmesi saçmalığını ortadan kaldırırmı acaba sizlerin düşünceleri nedir bu konuda.

[A.Mesut TATLIPINAR]

Teşekkür ederim...

Son dakikada önemli bir değişiklik ya da erteleme olmazsa; yeni Türk Ticaret Kanunu 20 gün sonra yürürlüğe girecek.

Türk iş hayatında köklü değişiklikler olacak. Bu, önemli makaleyi kaleme alan değerli kardeşimiz SPK'da uzman...  Lisanslı Değerleme şirketleri'nde  en az 5  lisanslı uzman zorunluluğunu "Saman Adamlar" diye nitelendirerek  çok ciddi bir tespitte bulunmuş. 

Sahte ortaklarla ve kiralık lisanslarla kurulmuş şirketler; genç değerleme sektörünün kanayan bir yarası...Bu yaygın sahtekarlığı, hiç bir mazeretin arkasına gizleyemezsiniz.

Modern dünyanın değerleme sektöründe; "dürüstlük" mevhumu,  ahlaki, dinsel ya da opsiyonel bir tercih değil  değerleme mesleğinin  en temel unsurudur. Bizler; tüccar, sanayici ya da simsar değiliz. Bilgimiz, emeğimiz ve vicdani kanaatimizle hayatımızı kazanan haysiyetli insanlarız. Değerleme mesleği, paragöz adamların, işbitirici tüccarların, köşe dönmeci fırsatçıların asla bulaşmaması gereken bir alandır. Önce biz, yani meslek mensupları, sonra da devletin yetkili kurumları bu sıradanlaşmış sahtekarlığa mutlak surette önlemek  zorundadır

Bu sektör,  yüksek karakterli idealist insanların işidir. Mesleğimizi icra etmek için yüz binlerce lira sermayeye ihtiyacımız yok. ışin içine  "ithal" sermaye bulaşırsa, sistem kar maksimizasyonu odaklı çalışmaya başlar. O zaman da gerçek "dürüstlükten" bahsedemezsiniz.    Daha kuruluş aşamasında; muvazaa  daha doğrusu sahtekarlık yapılıyorsa; bu sakat zihniyet, o şirketin ve o şirket sahiplerinin gelecekte yapacağı bütün işlemlere de muhakkak sirayet eder.

Bu makaleden anladığımız kadarıyla herkes her şeyin farkında... Kiralık lisanslarla kurulmuş naylon şirketler "herkesin bildiği sır". SPK,  son yıllara kadar Türkiye'nin en saygın, en ciddi, en güvenilir  ve en prestijli kurumlarından birisiydi.  En iyi üniversitelerden mezun olmuş, en zeki  gençlerimizin  çalışmak istedikleri bir kurumdu.  Bugün hala öyle... Ama, acilen tedbir alınmazsa;  SPK adını ve imajını kullanan sahte SPK lisanslı şirketler ve sahte değerleme uzmanları sayesinde  bu güzide kurum da, Türk Milleti'nin gözünde hızla itibar kaybedecektir. Sokaktaki adamın karşısına, henüz  bıyığı terlememiş çocukları "SPK lisanslı değerleme uzmanı"  diye çıkartır, raporlara SPK LıSANSLI DEğERLEME UZMANI diye imza atar, halkın cebinden de  haksız yere 500-600 lira para alırsanız,  bunun bedelini önce Türk Değerleme Sektörü ardından da SPK mutlaka öder.  Çünkü vatandaş işin iç yüzünü bilmez. Bilmek  zorunda da değildir. Üç kuruş para kazanmak için, SPK adı ve SPK imajı bu kadar ucuz, basit ve hor kullanılmamalıdır.

Temennimiz, 1 Temmuz 2012'den sonra;  en kısa sürede, değerleme mevzuatı da  TTK'na uyumlu hale getirilir. Tek kişilik lisanslı değerleme şirketlerinin yolu açılır.  Elbette, dileyen herkes ister halka açık isterse; 50-100 ortaklı anonim şirket de kurar. Yasa buna engel değil.

A.Mesut Tatlıpınar

[NESLÝHAN]

SINAV SıSTEMı GÖZDEN GEÇıRıLMELıDıR.HER YUL  500 KışıYE LıSANS VERıLıRSE KALıTENıN DÜşECEğı AşıKAR.

[seti]

Neslihan Hanım galiba lisansınızı aldınız ve rahatsınız şimdi kimse lisans almasın istiyorsunuz
Bu kadar lisans sahibi uzman ihtayıcı varken ne düşünerek bunu söylüyorsunuz merak ettim...
Bence mesleğin en büyük sorunu bu işi kimler yapabilir bunun ortaya konmasıdır.
Tüm üniversite mezunları lisans alıp bu işi yapmalı mıdır yoksa bankaların tercih ettiği gibi müh ve mimarlar mı lisans alıp bu işi yapmalıdır.
Mesut Bey'in dediği gibi üniversite mezunu herkes kendini bu işte geliştirdikten sonra bu işi yapabilmeli midir.
Beden eğitimi öğretmeni, müzik öğretmeni, su ürünleri fakültesi mezunu, hemşirelik yüksekoukulu mezunu ... vs herkes lisans alıp bu işi yapabilmeli midir.
Bence ilk olarak hangi bölüm mezunları lisans alıp bu işi yapabilmelidir uzmanlar tarafından önce bu araştırılmalı ve karar verilmelidir.

[Exper]

Neslihan hanım size lisans ne gibi bir fayda sağlıyor merak ettim


Bana yıllık 300-TL aidattan başka bir fayda sağlamadı da,

şirket kurmadığınız sürece lisans hiç bir işe ya-ra-mı-yor. Hadi kurdunuz mevcut piyasada iş bağlayamadığınız için yine bir işe yaramıyor.

[NESLÝHAN]

Değerli arkadaşlar sizleri biraz objektif düşünmeye davet ediyorum (tabi ki burası daha çok sınava hazırlananların ilgi gösterdiği bir site ,bu pek mümkün olmayabilir).Benim lisansımı aldığım ve o yüzden kimsenin lisans almasını istemediğim gibi bir düşünceye kapılmayınız.(üstelik henüz almadım).Hatırlayınız bundan 4 yıl önce lisansın değeri ile bugünkü değeri aynı mı? Bundan 5 yıl sonra da böyle giderse sizin elinizdeki belgenin de hiçbir değeri kalmayacak Elinizdeki belge ile aylık 3000 TL den fazla bir gelir elde edemiyorsanız ne elinizdeki belgenin ne de mesleğin bir kıymeti kalmamıştır artık..şu anda amele yevmiyesine rapor yazılmakta ,birileride hala bunu savunmakta.E  efendim şirketler bizleri sömürüyorda parayı onlar kazanıyorda ...falan filan ..yarın o şirketlerde o paraları rüyalarında görecekler..Öyle üniversite mezunu olan herkes bu işi yapsın da kalite yükselsin teorileri ile bu mesleğin gideceği yer olsa olsa yerin bir kaç yüz metre altıdır.Ondan sonra meslek  ziraat mühendisliğine döner.Az olan her şey kıymetlidir.(örnek :TUS sınavı uzman doktorluk) .Siz kafaya lisans almayı koymuşsanız dişinizi sıkar sınav ne kadar zor olursa olsun belirli bir bilgi ve yeteneğe sahipseniz zaten alırsınız.Zaten bir mesleği yücelten o mesleği oluşturan bireylerin kalitesidir.Değerleme uzmanı sayısının artmasıyla bu mesleğin kalitesi yükselmez ,aksine nitelikli insanların lisans almasıyla (buda nitelikli bir sınav sistemiyle) olur.Sınavları Anadolu Üniversitesi yaparken başarı oranları yüzde 5 ler civarındaydı ve ben çok kişi tanıyorum sınavlarda başarı gösteremeyip te girmeyi bırakanları .Biz nediyoruz :yıllara göre verilen lisans sayısı Bu şekilde devam ederse 10 yıl içerisinde lisans sayısı 10 bini geçecek.ondan sonra üç otuz paraya  rapor yazarsınız artık.Acilen bunun bir planlamasının yapılması gerekiyor.Ayrıca sınava girebilmek için gerekli  koşulların ve sınav sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.4 yıllık bir üniversiteyi bitirde neresi olursa olsun mantığı ile bu iş yürümez.Birisi şimdi çıkıp diyebilir ki ''ben 4 yıllık hemşireliği bitirdim ama bu işi şimdi senden daha iyi yapıyorum ,yada bilmem kaç yıl emlakçılık yaptım sonra lisans aldım''Ama yapacak bir şey yok.düzenleyici kurumların yetkisinde bir durum bu. Sonuçta lise mezunlarına da lisans sınavına  girebilme hakkı verilse onlarda lisans aldıktan sonra aynı şeyleri söyleyeceklerdir.[/color]
   Uzmanlık bir kariyer mesleğidir.Herkes uzman olursa bunun bir anlamı kalmaz zaten.Mevcut iş alanları ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında sadece finans sektörü içerisinde sığ alanda  çalışma imkanı  bulabilen sektör doyuma ulaşmıştır.
    Bunun yanı sıra :Belediyelerde emlak vergisine esas değerlerin belirlenmesinde,illerde satışa konu olacak hazine arazilerinin değer tespitlerinde,kamulaştırma bedellerinin tespitinde,mahkemelerde görev alacak bilirkişilerin seçiminde,icra müdürlüklerinde satışa konu taşınmazların değer tespitlerinde  gayrimenkul değerleme uzmanlarının görev alması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmaz her kurum kendi değerlemesini kendisi yapar ise  ise mesleğimizin hakettiği değere ulaşması mümkün olmaz ve sadece bankalar kredi vereceği zaman size ihtiyaç duyarlar.Bu işide çözüm ortağı denen vatandaşlar yapıyor zaten.Değerleme uzmanlığının  çalışma alanına  finans sektörüne ilaveten sayılan alanların da eklenmesi /değerleme sektöründeki çok başlılığın ortadan kaldırılması  gerekiyor..Bakalım bu yapılabilecek mi,yoksa sektör ve çalışanları gün be gün değerini yitirmeye devammı edecek...